Error message

Deprecated function: Array and string offset access syntax with curly braces is deprecated in include_once() (line 20 of /var/www/vhosts/kongrecimantalya.com/httpdocs/includes/file.phar.inc).

şehirler arası transfer antalya istanbul

  • İstanbul ile Antalya arası 699 Km. Bu mesafe arabayla yaklaşık olarak 8 saat 11 dakika sürecektir. Uçak ile seyahat etmeyi planlıyorsanız, 482 Km olan yolculuğu yaklaşık olarak 1 saat 8 dakika sürede tamamlayabilirsiniz.
    şehirler arası transfer antalya istanbul ulaşımda da ulaşmak istediğiniz adres veya istanbul un bir ilçesi olsun sizi güvenilir bir şekilde ulaştırmak bizim en önemli görevimizdir.

    Nüfus: 15,52 milyon (31 Ara 2019)
    İstanbul’un Kuruluşu – Byzantion:
    İstanbul tarihi binlerce yıl öncesine dayanır, ama bilinen ilk yerleşim MÖ. 7. yy’da gerçekleşmiştir. O dönemde Antik Yunan yarımadasındaki şehir devletleri arasında Megara isminde bir şehir devleti vardır. Bu şehir devletleri ekonomik ve kültürel olarak o dönemin en ileri devletleridir. Ekonomik gelişimlerindeki en önemli nedenlerden biri, kolonileşme çabalarıdır. Megara şehir devletinin kralı olan Byzas, yeni bir koloni bulmak için Delphi’de bulunan Apollon (Yunan mitolojisindeki bilgelik tanrısı) tapınağına gidip kahine, kolonileşmek için en uygun yerin neresi olduğunu danışır. Kahin kendisine, körler ülkesinin karşısında yer alan topraklara gitmesi gerektiğini söyler.

    Byzas bu ülkeyi bulmak için yola çıkar. Bugünkü tarihi yarımadaya (Sultanahmet bölgesi) geldiğinde, Anadolu yakasında bugünkü Kadıköy’ün olduğu bölgede bir yerleşim yeri (Chalcedon) olduğunu görür. Bu kadar güzel bir bölge varken insanların karşı kıyıda yerleşim yeri kurmalarından şaşkınlık duyar. Karşıda yaşayan insanların kör olduğunu düşünür. Kahinin söyledikleri aklına gelir ve bulunduğu bölgeye koloni kurar. Bu koloni kralın adını alır ve Byzantion / Byzantium olur.

    Konstantin ve Konstantinopolis:
    Byzantion, MS. 4. yy’a kadar önemsiz bir şehir olarak kalır. Byzantion’un kaderi 312 yılında Konstantin’in İmparator olmasıyla değişir. Konstantin’in annesi Helena iyi bir Hristiyan’dır. Oğluna sürekli Hristiyanlıktan bahseder ve onun için dua eder. Konstantin, taht kavgaları sırasındaki son savaşından önce, gördüğü bir görüm dolayısıyla Hristiyanlığa sıcak bakmaya başlar. Sonrasında Hristiyanlara dini özgürlük verecek olan Milano Fermanı’nı imzalar. Bu fermanla Hristiyanların 300 yıl boyunca uğradıkları zulüm sona erer ve bu Konstantin’in en büyük başarılarından biridir.

    Konstantin’in büyük bir projesi daha vardır. Bu proje, imparatorluğun başkentini başka bir yere taşımaktır. Bunun nedeni Roma’nın kuzeyden gelebilecek olan barbar akınlarına karşı savunmasız olmasıdır. Bu doğrultuda, bugünkü İzmit bölgesi olan Nikomedia’yı, Truva’yı ve bugünkü İstanbul olan Byzantion’u düşünür. Konstantin Byzantion’da karar kılar. Byzantion’da karar kılmasındaki en büyük nedenlerinden biri, Byzantion’un konumudur. Marmara Denizi, Boğaz ve Haliç dolayısıyla yarımada olması, Roma gibi yedi tepeden oluşması, ticaret yollarının kontrolünü sağlamaktaki eşsiz avantajı, Konstantin’in kararında etkili olur. Şehrin büyümeye, değişime ve gelişmeye açık olması da başka bir motivasyon olur. Çünkü Roma’nın pagan mirasını yok etmek yerine yeni bir başkenti doğrudan Hristiyan bir şehir olarak inşa etme şansı vardır.
    Antalya transfer , Antalya transfer hizmetleri , Lara transfer , kundu transfer, Belek transfer, Side transfer, Manavgat transfer, Kızılağaç transfer , Kızılot transfer, Alanya transfer , Konaklı transfer, Mahmutlar transfer, Beldibi transfer , Göynük transfer , Kemer transfer , Kiriş transfer , Çamyuva transfer, Tekirova transfer Finike transfer , demre transfer, çıralı transfer, olimpos transfer, adrasan transfer , kumluca transfer , kaş transfer , kalkan transfer , fethiye transfer , gibi bir çok bölgelere transfer hizmetleri verilmektedir.
    Konstantin 330 yılında Roma İmparatorluğu’nun başkentini Byzantion’a taşır ve şehrin ismini Nova Roma yani, Yeni Roma, koyar. Konstantin’in ölümünden sonra şehir Konstantinopolis ismini alır. Konstantinopolis yeni bir çağın yeni başkenti olur.

    İstanbul bin altı yüz yıl boyunca, 330'dan 1922'ye kadar bulunan dönemde; Roma İmparatorluğu (330-395), Bizans İmparatorluğu (395-1204, 1261-1453), Latin İmparatorluğu (1204-1261) ve Osmanlı İmparatorluğu (1453-1922) olmak üzere 4 farklı imparatorluğa başkentlik yapmış bir şehir.
    29 Mayıs 1453'te şehrin Fatih Sultan Mehmed tarafından fethi sonrasında Osmanlı İmparatorluğu'nun başkentlik dönemi başlar. Müslümanlarca Konstantiniyye olarak adlandırılan şehri, Rumlar 'E Stin Polis' (Başkente/Şehirden) olarak anmışlardır. Osmanlılar da bu ismi kullandılar ve İstanbul şekline getirdiler
    İSTANBUL İlçeleri

    ADALAR
    AVCILAR
    BAĞCILAR
    BAHÇELİEVLER
    BAKIRKÖY
    BAYRAMPAŞA
    BEŞİKTAŞ
    BEYKOZ
    BEYOĞLU
    BÜYÜKÇEKMECE
    ÇATALCA
    EMİNÖNÜ
    ESENLER
    EYÜP
    FATİH
    GAZİOSMANPAŞA
    GÜNGÖREN
    KADIKÖY
    KAĞITHANE
    KARTAL
    KÜÇÜKÇEKMECE
    MALTEPE
    PENDİK
    SARIYER
    SİLİVRİ
    SULTANBEYLİ
    ŞİLE
    ŞİŞLİ
    TUZLA
    ÜMRANİYE
    ÜSKÜDAR
    ZEYTİNBURNU
    Yüzölçümü: 5.196 km²
    Nüfusu: 12.573.836 (2007)
    Nüfus Yoğunluğu: 2.420
    Şehir Nüfusu: 11.174.257 (2007)
    Köy Nüfusu: 1.399.579 (2007)
    Yıllık Nüfus Artış Hızı: %33,09
    Yıllık Şehir Nüfus Artış Hızı: %29,27
    Yıllık Köy Nüfus Artış Hızı: %80,72
    İl Trafik No: 34
    İl Telefon Kodu: 212 Avrupa - 216 Asya

    Hakkında Bilgi

    İstanbul' un İlçeleri: İstanbul ili sınırları içerisinde 28 ilçe bulunmaktadır. Bunlar Batıda; Avcılar, Küçükçekmece, Bakırköy, Bahçelievler, Bağcılar, Güngören, Esenler, Bayrampaşa, Zeytinburnu, Fatih, Eminönü, Beyoğlu, Beşiktaş, Şişli, Kağıthane, Sarıyer, Gaziosmanpaşa, Eyüp. Doğuda ise; Üsküdar, Beykoz, Kadıköy, Kartal, Pendik, Tuzla, Ümraniye, Adalar, Maltepe, Sultanbeyli bulunmaktadır. Bağımsız belediyeler ise Büyükçekmece, Çatalca, Silivri ve Şile' dir.

    Coğrafyası: 280 01’ ve 290 55’ doğu boylamlarıyla 410 33’ ve 400 28’ kuzey enlemleri arasında bulunur. İstanbul il toprakları toplam 5.512 km2 ’lik bir alanı kaplamaktadır.

    Antalya ulaşım , Antalya ulaşım hizmetleri , Lara ulaşım , kundu ulaşım, Belek ulaşım, Side ulaşım, Manavgat ulaşım, Kızılağaç ulaşım , Kızılot ulaşım, Alanya ulaşım , Konaklı ulaşım, Mahmutlar ulaşım, Beldibi ulaşım , Göynük ulaşım , Kemer ulaşım , Kiriş ulaşım , Çamyuva ulaşım, Tekirova ulaşım , Finike ulaşım , demre ulaşım, çıralı ulaşım, olimpos ulaşım, adrasan ulaşım , kumluca ulaşım , kaş ulaşım , kalkan ulaşım , fethiye ulaşım branşlarında bir çok bölgelere ulaşım hizmetleri verilmektedir.

    İstanbul, Avrupa ile Asya kıtaları arasında köprü görevi gören, bunların birbirine en çok yaklaştığı iki uç üzerinde kurulmuş bir şehirdir. Bu uçlar Avrupa kıtasında Çatalca, Asya kıtasında ise Kocaeli; güneyden Marmara ve Bursa, güneybatıdan Tekirdağ ve kuzeybatıdan Kırklareli ile çevrilidir. Şehrin adını aldığı ve Haliç ile Marmara arasında kalan yarımada üzerinde bulunan asıl İstanbul 253 km², bütünü ise 5.712 km² 'dir. Marmara denizindeki Adalar da İstanbul iline dahildir.

    İstanbul çevresinin bitki örtüsü, Akdeniz iklimi bitkilerini andırır. Bölgede en çok görülen bitki türü makidir. Bu bitkiler uzun ve kurak bir yaz mevsimine kendini uydurmuştur. Fakat iklimin özelliği dolayısı ile tepeler çıplak değildir. Yer yer görülen ormanlık alanların en önemlisi kentin 20 km. kuzeyindeki Belgrad Ormanı' dır.

    İstanbul ilinde büyük akarsu yoktur. En büyük akarsu, aynı zamanda Kocaeli Yarımadası' nın da en büyük suyu olan Riva çayıdır. 71 km. olan Riva Çayı, kaynaklarını Kocaeli ilinden alır ve güneydoğu kuzeybatı yönünde akarak Riva köyü yakınlarında Karadeniz' e dökülür.

    Boğaza dökülen suların en önemlileri Küçüksu ve Göksu dereleridir. Bunlardan başka Haliç' e dökülen Kağıthane ve Alibey Dereleri, Küçükçekmece Gölü' ne dökülen Sazlıdere, Büyükçekmece Gölü' ne dökülen Karasu Deresi, Terkos Gölü' ne dökülen Trança Deresi, İstanbul ilinin belli başlı akarsularıdır. İlde küçük fakat önemli üç göl vardır. Bunların üçü de Avrupa yakasındadır. Denizden ayrılmış olan Terkos Gölü' nün suyu tatlıdır. Kentin suyu buradan sağlanır. Marmara Denizi kıyısında bulunan Küçükçekmece (11 km²) ve Büyükçekmece (16 km²) Göllerinin suları denizle temasları olduğu için tuzludur.

    İklimi: Yaz ayları genellikle sıcak geçen, kış ayları bölgeyi etkisi altına alan sistemlere bağlı olarak fazla soğuk geçmeyen İstanbul, Akdeniz ikliminin özelliklerini taşıyor görünse de, Marmara Denizi ve İstanbul Boğazı' nın etkisiyle farklı özellikler taşır. Kış aylarında Karadeniz' den gelen soğuk-kuru hava kütlesi ile Balkanlardan gelen soğuk-yağışlı hava kütlesinin özellikle Akdeniz' den gelen ılık ve yağışlı güneyli hava kütlelerinin etkisi altındadır. Bütün ilde Karadeniz' in soğukça yağışlı (poyrazlı) havasıyla Akdeniz' in ılık (lodoslu) havası birbirini izler. İlde yaz-kış, gece-gündüz arasında büyük ısı farkları görülmez.

    Tarihçesi: İstanbul, Osmanlı' nın 3. Başkentidir. Her ne kadar tarihi şehirde daha erken buluntulara rastlanmamış ise de; kentin Haliç bölgesinde ve Asya kısmında yapılan kazılarda ele geçen buluntular bölgedeki ilk yerleşimin M.Ö. 3 bin yıllarına dayandığını göstermektedir. Byzantion olarak anılan kentin Akropolü bugünkü Topkapı Sarayı' nın bulunduğu alanda yer almaktaydı.

    Haliç, günümüzde de kullanılmakta olan sakin bir limana sahiptir. Buradan başlayan kuvvetli bir sur şehri çevreleyerek Marmara Denizi' ne ulaşırdı. Byzantion, bir liman ve ticaret şehri olarak Roma İmparatorluğu döneminde de yaşamını sürdürürken, M.S. 191 yılında başlayan ve iki yılı aşan bir kuşatmadan sonra Roma İmparatoru Septimus Severius tarafından fethedilerek yerle bir edilmiştir. Aynı imparator tarafından sonradan baştan inşa edilen şehir genişletilmiş ve yeniden donatılmıştır.

    M.S. 4. yüzyılda Roma İmparatorluğu çok genişlemiş, İstanbul stratejik konumundan dolayı İmparator Büyük Konstantin tarafından Roma' nın yerine yeni başkent olarak seçilmiştir. Kent 6 yılı aşkın bir sürede yeniden düzenlenmiş, surlar genişletilmiş, bir çok tapınak, resmi binalar, saraylar, hamamlar ve hipodrom inşa edilmiştir. 330 yılında yapılan büyük merasimlerle kentin Roma İmparatorluğunun başkenti olduğu resmen açıklanmıştır. Yakın çağın başladığı dönemde İkinci Roma ve Yeni Roma adları ile anılan kent, daha sonra "Byzantion" ve geç devirlerde Konstantinopolis olarak adlandırılmıştır. Halk arasında ise kentin adı tarih boyunca "Polis" olarak anıla gelmiştir.

    Büyük Konstantin' den sonraki imparatorların şehri güzelleştirme çabalarının devam ettiği görülür. Kentteki ilk kiliseler de Konstantin' den sonra inşa edilmiştir. Batı Roma İmparatorluğunun 5. yüzyılda çökmesi nedeniyle İstanbul uzun seneler Doğu Roma İmparatorluğunun (Bizans) başkenti olmuştur. Bizans döneminde yeniden inşa edilen kent surlarla tekrar genişletilmiştir.
    Antalya transfer , şehirler arası transfer , şehirler arası transfer Antalya , özel araç transferi , özel araç transferi Antalya , özel araçla şehirler arası ulaşım Antalya , şehirler arası ulaşım , şehirler arası ulaşım antalya , özel araçla şehirler arası transfer Antalya , vip araçla şehirler arası ulaşım , vip araçla şehirler arası ulaşım Antalya , vip araçla şehirler arası transfer , vip araçla şehirler arası transfer Antalya , şehirler arası özel ulaşım , şehirler arası özel ulaşım Antalya , Antalya ulaşım , Antalya ulaşım hizmetleri ile sizlerin yanınızdayız.

    Günümüzdeki 6492 m. uzunluğundaki ihtişamlı şehir surları İmparator Il. Theodosius tarafından yaptırılmıştır. 6. yüzyılda nüfusu yarım milyonu aşan kentte, İmparator Justinyen idaresinde bir altın çağ daha yaşanmıştır. Günümüze gelen meşhur Ayasofya, bu İmparatorun eseridir. Bizans İmparatorluğu ve başkent İstanbul' un sonraki tarihi, saray ve kilise entrikaları, İran ve Arap saldırıları ve sık değişen imparator sülalelerinin kanlı kavgaları ile doludur.

    726-842 yılları arasında kara bir devir olan Latin egemenliği, 4. Haçlı seferinin 1204 yılında şehri istilası ile başlamış, tüm kilise ve manastırlar ile abidelere kadar şehir yıllar boyu talan edilmiştir. 1261' de idaresi tekrar Bizanslıların eline geçen kent eski zenginliğine tekrar kavuşamamıştır. Kent, 53 günlük bir kuşatma sonrası 1453' te Türklerin eline geçmiştir.

    Fatih Sultan Mehmet' in savaş tarihinde ilk defa kullanılan iri boyutlardaki topları İstanbul surlarının aşılmasının bir sebebidir. Osmanlı İmparatorluğunun başkenti buraya taşınmış, ülkenin çeşitli yerlerinden getirilen göçmenlerle şehir nüfusu arttırılmış, boş ve harap olan şehrin imar çalışmalarına başlanmıştır.
    İlçeleri

    İstanbul; Adalar, Avcılar, Bağcılar, Bahçelievler, Bakırköy, Bayrampaşa, Beşiktaş, Beykoz, Beyoğlu, Eminönü, Eyüp, Fâtih, Gaziosmanpaşa, Güngören, Kadıköy, Kağıthâne, Kartal, Küçükçekmece, Maltepe, Pendik, Sarıyer, Şişli, Tuzla, Ümrâniye, Üsküdar, Zeytinburnu, Büyükçekmece, Çatalca, Silivri, Sultanbeyli, Şile, Yalova olmak üzere 32 ilçeden ibârettir. Silivri, Çatalca, Şile, Yalova ve Adalar ilçeleri hâriç diğer ilçeler iç içe olup, il merkezini meydana getirirler.

    Adalar: 1990 sayımına göre nüfûsu 19.413’tür. Köyü yoktur. Yüzölçümü 10 km2 olup, nüfus yoğunluğu 1935’tir. Yaz aylarında nüfûsu büyük ölçüde artar. Kuzey-güney doğrultusunda uzanan Kınalıada, Burgazada, Kaşıkadası, Heybeliada, Büyükada, Tavşanadası ve Sedefadası ile daha açıkta yer alan Sivriada ve Yassıada olmak üzere 9 adadan meydana gelir. Sâdece Heybeliada, Büyükada, Kınalıada, Burgazada ve Sedefadası’nda oturulmaktadır. Yassıada askerî amaçla kullanılmaktadır.

    Zengin tabiî güzellikleri sebebiyle Adalar, İstanbulluların sayfiye ve dinlenme yeri olmuştur. Büyükada eski İstanbul’dan kalmış son köşedir. Eski köşkleri ve çam ormanları ile 19. asrın en karakteristik özelliğini taşımaktadır.

    Antalya şoförlü araç kiralama , şoförlü araç kiralama , şoförlü minibüs , şoförlü minibüs kiralama , şoförlü vip minibüs kiralama , şoförlü vip araç kiralama , şoförlü vip minibüs kiralama Antalya , şoförlü vip araç kiralama Antalya , şoförlü Mercedes vito kiralama , şoförlü Mercedes vito kiralama Antalya , şoförlü vito kiralama, şoförlü vito kiralama Antalya , şoförlü vip vito kiralama, şoförlü vip vito kiralama Antalya , şoförlü Mercedes vip araç kiralama , , şoförlü Mercedes vip araç kiralama antalya branşları ile hizmet vermekteyiz.

    Adalar, târih boyunca Halk Adaları, Papaz Adaları, Prens Adaları ve Kızıl Adalar olarak anılmıştır. Heybeliada’da 700 yataklı senatoryum bulunmaktadır. Adaların ulaşımı düzenli vapur seferleriyle sağlanmaktadır. Kınalıada’da yetiştirilen üzüm, “kınalı üzüm” adıyla meşhur olmuştur.

    Avcılar: 1990 sayımına göre nüfûsu 128.555’tir. Küçükçekmece ilçesine bağlıyken Haziran 1992’de çıkarılan 3806 sayılı kânunla ilçe oldu. Ambarlı Termik Santralı ve İstanbul Üniversitesi Kampüsü bu ilçededir. E-5 karayolu ilçeden geçer.

    Bağcılar: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 303.175’tir. Bakırköy ilçesine bağlıyken Haziran 1992’de çıkarılan kânunla ilçe oldu. İlçe yoğun konut alanları ile kaplıdır.

    Lara Transfer, Kundu Transfer, Belek Transfer, Side Transfer, Manavgat Transfer, Kızılağaç Transfer, Kızılot Transfer, Alanya Transfer, Konaklı Transfer, Mahmutlar Transfer, Beldibi Transfer, Göynük transfer transfer, Kemer Transfer, Kiriş Transfer, Çamyuva Transfer, Tekirova Transfer, Airport Transfer Antalya, şoförlü minibüs, chauffeured minibus, antalya havaalanı transfer, Vip transfer, antalya transfer, home transfer, Minibüs transfer, Otel transfer, havalimanı transfer, transfer of Antalya,transfer hizmetleri sunmaktayız.

    Bahçelievler: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 296.211’dir. Bakırköy, Güngören, Bağcılar ve Zeytinburnu ilçeleri ile çevrilidir. Bakırköy’e bağlıyken 1992’de çıkarılan kânunla ilçe oldu. İlçe genelde konut alanlarıyla kaplıdır.

    Bakırköy: 1990 sayımına göre nüfûsu 282.890’dır. İlçeye bağlı köy yoktur. Batıda Küçükçekmece, kuzeyde Bayrampaşa, Bahçelievler, Güngören, doğuda Zeytinburnu ilçeleri ve güneyde Marmara Denizi ile çevrilidir. İstanbul’un milletlerarası havaalanı olan Atatürk Havalimanı bu ilçededir. Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastânesi, Hava Harp Okulu, Florya Atatürk Ormanı, süper marketler, modern çarşı ve mağazalar bu ilçe sınırlarının içindedir.

    Bayrampaşa: 1990 sayımına göre nüfûsu 212.570’dir. İlçe merkezine bağlı köy yoktur. 1990 senesinde ilçe merkezi oldu. Gaziosmanpaşa, Bakırköy, Fâtih, Zeytinburnu ilçeleri ile çevrilidir. Sanâyi gelişmiş olup, çok sayıda fabrika vardır.

    Beşiktaş: 1990 sayımına göre nüfûsu 192.210’dur. İlçe merkezine bağlı köyü yoktur. Boğaziçi’nin Rumeli yakasının başlangıç noktasını teşkil eden sâhil şeridinin en müstesnâ köşelerinden olup, târihî eserler bakımından çok zengindir. Boğaziçi, Beyoğlu, Şişli ve Sarıyer arasında yer alır. Dolmabahçe, Yıldız ve Çırağan sarayları; Deniz, Âşıyân, Tanzimât ve Resim-Heykel müzeleri bu ilçededir. Kabataş’tan Bebek’e kadar 8375 metrelik kıyısı vardır. Dolmabahçe, Ortaköy, Kuruçeşme, Arnavutköy, Bebek ve Yıldız başlıca semtleridir. Beşiktaş iskelesinden çeşitli semtlere düzenli seferler yapılmaktadır.

    Beykoz: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 163.786 olup, 142.075’i ilçe merkezinde, 21.711’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 10, Mahmûdşevketpaşa bucağına bağlı 10 köyü vardır. Doğuda Şile, güneyde Ümrâniye ve Üsküdar ilçeleri, batıda İstanbul Boğazı, kuzeyde Karadeniz’le çevrilidir. Topraklarının büyük bölümü ormanlarla kaplıdır. Sümerbank Deri ve Kundura, Paşabahçe Cam ve Şişe, Paşabahçe İspirto ve Anadolu Hisarı, halat fabrikaları vardır. Anadolu Hisarı bu ilçededir. Ortaçeşme, Yalıköy, Gümüşsuyu, Kavacık, Rüzgarlıbahçe, Anadolu Hisarı, Göksu,Kanlıca, Paşabahçe, Soğuksu başlıca semtleridir.

    Beyoğlu: 1990 sayımına göre nüfûsu 229.000’dir. İlçe merkezine bağlı köy yoktur. Kuzeyde Şişli ilçesi batı ve güneyde Haliç, kuzeybatıda Kâğıthâne, doğuda İstanbul Boğazı ve Beşiktaş ile çevrilidir. Yarım asır önceİstanbul’un alış-veriş ve eğlence merkezi olan Beyoğlu, eski şöhretini ve hareketini kaybetmiştir. Beyoğlu, büyükelçilik, konsolosluk ve dış ticâret merkezidir.

    Bizans devrinde bağ ve bahçelik olan bu bölgede, Cenevizliler, Galata Kulesi ve Galata surlarını yapmışlardı. Osmanlı Devleti zamânında surlar yıkılmıştır. Kule ise zamânımıza kadar gelmiştir. Fâtih ve Eminönü ilçeleri ile arasındaki ulaşımı Unkapanı ve Galata köprüleri sağlamaktadır. Galata, Tophâne, Fındıklı, Kabataş, Cihangir, Kasımpaşa, Karaköy ve Taksim başlıca semtleridir.

    Her türlü eğlence merkezinin yer aldığı Beyoğlu, İkinci Dünyâ Harbinden sonra batakhânelerin merkezi hâline gelmiştir.

    1962 senesinde kaldırılan tramvay 1991’de Taksim-Tünel arasındaki İstiklal Caddesinde tekrar çalıştırılmaya başlandı.

    Eminönü: 1990 sayımına göre nüfûsu 83.444’tür. İlçeye bağlı köy yoktur. İstanbul’un ticâret, turizm merkezidir. Fâtih, İstanbul Boğazı, Haliç ve Marmara Denizi arasında surlar içinde kalan İstanbul Yarımadasının doğu bölümünü teşkil eder. İstanbul’u meydana getiren Yeditepe, Çemberlitaş ve Nûruosmâniye Câmiinin bulunduğu tepe, Bâyezîd Câmii, Bâyezîd Kulesi ve Süleymâniye Câmiinin bulunduğu tepe bu ilçe dâhilindedir.

    Eminönü, İstanbul’un en eski yerleşim merkezidir. Osmanlılar zamânında çarşıdaki esnafı denetleyenlere “Emin” denirdi. Yeni Câmi önüne “Gümrük Emini Önü” denildiği için zamanla bu isim Eminönü olarak kullanıldı. Târihî eser bakımından çok zengin olan Eminönü ilçesinin Süleymâniye, Bâyezîd, Şehzâdebaşı, Sultanahmed, Nûruosmâniye, Mahmudpaşa, Alemdâr, Cağaloğlu, Gedikpaşa, Aksaray, Bâbıâli, Kadırga, Lâleli, Mercan, Sirkeci, Sultanhamam, Tahtakale, Kapalıçarşı başlıca semtleridir.

    minibüs kiralama , minibüs kiralama Antalya , Antalya minibüs kiralama , Rent A Car Antalya , Antalya Rent A Car , Oto Kiralama Antalya , Araç Kiralama Antalya, Car Rental Antalya , Car Hire Antalya , Car Rental Service Antalya , Cheap Car Rental , Turkey Car Rental , Rent A Car Turkey , Rental Cars in Turkey , Noleggio Auto Antalya , rent a car antalya fiyatları , ucuz araç kiralama antalya , Cheap Car Rental Antalya , Airport Rent A Car , Airport Rent A car Antalya , minibus hire Antalya , minibüs kiralama hizmetleri verilmektedir.

    Eminönü toptan ticâret merkezidir. İstanbul’un ve Türkiye’nin toptan eşyâ yönünden kalbi durumundadır. Hertürlü sanâyi mâmüllerinin % 45’i Eminönü’nden sevk edilir. Târihî Kapalıçarşı ve Mısır Çarşısı ilçe merkezinde olup, turizm açısından önemleri büyüktür.

    Türkiye’yi Avrupa’ya bağlayan demiryolu bağının başlangıç noktası olan Sirkeci Garı bu ilçededir. Eminönü’nde meskenler plânsız bir şekilde iş yerine dönüşmüş ve târihî eserler taş yığını binâlar arasında sıkışıp kalmıştır. Topkapı Sarayının yanındaki Gülhâne Parkı ilçeye bir güzellik katarken, aynı zamanda bir mesîre yeri olarak kullanılmaktadır.

    Eyüp: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 211.986 olup, 200.045’i ilçe merkezinde, 11.941’i köylerde yaşamaktadır. Kemerburgaz bucağına bağlı 8 köyü vardır. Doğuda Sarıyer ve Kâğıthâne ilçeleri, Haliç, Güneydoğuda Fâtih, güneybatıda Bayrampaşa, kuzeyde Karadeniz ile çevrilidir.

    İlçede kabri bulunan Peygamber efendimizin mihmandârı Hâlid bin Zeyd Ebû Eyyûb el-Ensârî hazretlerine hürmeten bu semte “Eyyûb Sultan” denilmiştir. Eyüp, türbelerinin çokluğu ile meşhurdur. Sâdece İstanbul’un değil, Türkiye’nin en çok ziyâret edilen bir merkezidir. Son zamanlara kadar İstanbul’un en güzel semti Eyüp idi. Haliç’in kirlenmesi ile bu temiz, bakımlı, yeşil ve güzel semt, eski güzelliğini kaybetmiştir.

    Kemerburgaz bucağı orman varlığı bakımından zengindir. Alibeyköy, Silahtar, Güzeltepe, Esentepe başlıca semtleridir.

    Fâtih: 1990 sayımına göre nüfûsu 462.464’dür. Yüzölçümü 13 km2 olup, nüfus yoğunluğu 35.374’dür. Eminönü, Zeytinburnu, Bayrampaşa, Eyüp, Haliç ve Marmara Denizi ile çevrilidir. Haliç’teki kıyıları Unkapanı, Ayvansaray; Marmara Denizindeki kıyıları ise, Yenikapı ile Yedikule arasındadır. Yeşil alan ve bitki örtüsü bakımından çok fakir sayılır. İlçe ismini, Fâtih Sultan Mehmed Hanın türbesi ve câmiinden alır.

    Fâtih, 1928’de Eminönü’nden ayrılarak ilçe merkezi hâline gelmiştir. Sağlık ve eğitim veren kuruluşların sayısı çok fazladır. İstanbul Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Cerrahpaşa ve Çapa Tıp Fakülteleri, Vakıf Gureba, SSK Samatya Hastânesi, Haseki Hastanesi bu ilçededir. 1873’te öğretime başlayan Dârüşşafaka Lisesi, Fâtih’tedir. İstanbul’un en büyük ve en meşhur pazarı olan Çarşamba Pazarı, Fâtih’te kurulur. Ayvansaray, Çarşamba, Balat, Cerrahpaşa, Cibali, Çapa, Draman, Edirnekapı, Fener, Fındıkzâde, Haseki, Karagümrük, Samatya, Saraçhâne, Yedikule, Yenikapı, Yavuzselim başlıca semtleridir.

    Gâziosmanpaşa: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 393.667 olup, 354.186’sı ilçe merkezinde 39.481’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 9 köyü vardır. Güneyde Eyüp, güneybatıda Bayrampaşa, doğuda Kağıthâne ve Şişli, batıda Bakırköy ilçeleri ile çevrilidir.

    İstanbul ilinin en yeni yerleşim alanlarından biridir. 1950’ye kadar genelde gezinti ve av alanı olan Gaziosmanpaşa’nın merkezi olan Taşlıtarla’ya yerleştirilen Bulgaristan göçmenleri ile gittikçe büyümüş 1963’te ilçe merkezi olmuştur.

    İlçe merkezine bağlı köylerde tarım ve hayvancılık yapılır. Cebeci köyünden siyah yapıtaşı ocakları, Arnavutköy ve Boğazköy’de kaolen yatakları vardır. Karadeniz, Fevzi Çakmak, Şemsipaşa, Yenimahalle, Gazi Mahallesi, Hürriyet, Yıldıztabya, Karlıtepe bâzı semtleridir.

    Güngören: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 446.000’dir. 1966’da belediyesi kurulan Güngören, 1983’te şûbe olarak Bakırköy’e bağlandı. Haziran 1992’de çıkarılan 3806 sayılı kânunla 27 mahalleyi içine alan ilçe oldu. Çeşitli sanâyi kuruluşları bulunan ilçede yoğun konut alanları vardır.

    Kadıköy: 1990 sayımına göre nüfûsu 648.282’dir. İlçe merkezine bağlı köyü yoktur. Yüzölçümü 33 km2 olup, nüfus yoğunluğu 19.645’tir. Kuzeyde Üsküdar, doğu ve güneydoğuda Kartal ilçeleri, güney, güneybatı ve batıda da Marmara Deniziyle çevrilidir.

    Kadıköy’ün târihi M.Ö. 3000 senelerine dayanır. Eski ismi Kalkoden’dir. Kadıköy ismi, Osmanlılar zamânında verilmiştir. Târihî eserleri, yalı ve köşkleri çoktur. Osmanlı Devleti zamânında Belde-i Şâhâne Semt-i Kadıköy ismiyle anılan yalı, köşk ve göz alabildiğine bahçelerin yer aldığı Kadıköy, beton yığını hâline gelmiştir. Yeşil saha her geçen gün azalmıştır.

    İlçede ticâret oldukça ileridir. İldeki önemli ticârî kuruluşların Kadıköy’de birer şûbesi vardır. İstanbul’u Anadolu’ya bağlayan demiryolların başlangıç noktası olan Haydarpaşa Garı bu ilçededir. Haydarpaşa, Kadıköy ve Bostancı iskeleleri, diğer ilçelerle olan deniz ulaşımını sağlar. Erenköy, Kızıltoprak, Acıbadem, Koşuyolu, Bostancı, Caddebostan, İçerenköy, Kozyatağı, Suadiye, Çamlıca, Fenerbahçe, Göztepe, Moda, Söğütlüçeşme ve Merdivenköy başlıca semtleridir.

    Kâğıthâne: 1990 sayımına göre nüfûsu 269.042’dir. İlçeye bağlı köy yoktur. Şişli’ye bağlı iken 19 Haziran 1987’de ilçe merkezi hâline getirilmiştir. Sanâyi gelişmiş olup, çeşitli fabrikalar vardır. Osmanlılar devrinde güzel bir mesîre yeri idi. Sâdâbât bahçeleri buradaydı. İlçede düzensiz yerleşme ve fabrikalar Haliç’in kirlenmesine sebeb olmuştur. Yoğun gecekondu bölgesidir.

    İlçenin batısında Gâziosmanpaşa, doğusunda Beyoğlu ve Şişli, güneyinde Eyüp, kuzeyinde Sarıyer ilçeleri vardır.

    Kartal: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 279.468 olup, 257.211’i ilçe merkezinde, 22.257’si köylerde yaşamaktadır. Doğusunda Pendik, güney ve güneybatısında Marmara Denizi, batısında Üsküdar, kuzeybatısında Ümrâniye ve Sultanbeyli, kuzeyinde Şile yer alır.

    Kartal’ın târihi eskilere dayanır. 1400 senesinde Osmanlı hâkimiyetine girmiştir. 1908’de İstanbul’a bağlı ilçe oldu. Haydarpaşa-Ankara demiryolu ile İstanbul-Ankara asfaltı, ilçenin içinden geçer. Yeşil sahası, ormanlık alanı oldukça zengindir.

    Kartal, Türkiye’nin ekonomisinde büyük yeri olan önemli bir sanâyi merkezidir. İlçede, sanâyinin çeşitli dallarında bir çok fabrika vardır. İlçeye bağlı köylerde az da olsa tarım yapılır. Yulaf, buğday, mısır, elma, armut ve üzüm başlıca tarım ürünleridir.

    Kartal ilçesinin sâhil şeridi dışında kalan bölümü gecekondu bölgesidir.

    Küçükçekmece: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 350.864 olup, 340.876’sı ilçe merkezinde, 9988’i köylerde yaşamaktadır. Bakırköy ilçesine bağlıyken, 19 Haziran 1987’de ilçe merkezi hâline geldi. Doğusunda Bakırköy, batısında Avcılar, kuzeybatısında Çatalca, kuzeyinde Gaziosmanpaşa, güneyinde Marmara Denizi yer alır. İstanbul-Edirne karayolu ve demiryolu ilçeden geçer. Ekonomisi sanâyiye dayanır. İkitelli civârında birçok sanâyi kuruluşu vardır. İkitelli, Sefâköy başlıca semtleridir.

    Maltepe: 1990 sayımına göre nüfûsu 249.766’dır. Kartal’a bağlı bir semtken Haziran 1992’de çıkarılan 3806 sayılı kânunla ilçe oldu. Yoğun konut bölgesidir.

    Pendik: 1990 sayımına göre nüfûsu 201.527’dir. Kartal ilçesine bağlıyken 19 Haziran 1987’de ilçe merkezi hâline geldi. 1989’da İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı bir ilçe belediyesi durumuna getirildi. Doğusunda Tuzla, güneybatısında Marmara Denizi, batısında Kartal, kuzeybatısında Beykoz, kuzeyinde Şile yer alır. Ankara-İstanbul karayolu ve demiryolu ilçe merkezinden geçer. Ekonomisi sanâyiye dayalıdır.

    Sarıyer: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 171.872 olup, 160.075’i ilçe merkezinde, 11.797’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 9 köyü vardır. Kuzeyinde Karadeniz, doğusunda İstanbul Boğazı, güneyinde Beşiktaş, Kağıthâne ve Şişli, batısında Eyüp yer alır.

    İstanbul Boğazı kıyısında kurulmuştur. Orman yönünden zengin bir ilçedir. Ekonomisi turizm ve balıkçılığa dayalıdır. İstinye’de bir tersâne vardı, 1991’de kaldırıldı. Ayrıca ilçe sınırları içinde bir çok küçük sanâyi kuruluşları mevcuttur.

    Kıyı boyu hâriç ilçenin büyük bölümü gecekondudur. Kavak, Yenimahalle, Büyükdere, Tarabya, Yeniköy, İstinye, Emirgan, Reşitpaşa, Hisar, Pınar, Doğanevler başlıca semtleridir. Sarıyer belediyesi, 1984’te yapılan düzenleme ile İstanbul Büyük Şehir Belediyesine bağlı bir ilçe belediyesi hâline gelmiştir.

    Sultanbeyli: 1990 sayımına göre nüfûsu 82.298’dir.Kartal’a bağlı belediyelik bir köyken Haziran 1992’de çıkarılan 3806 sayılı kânunla ilçe oldu. Yoğun gecekondu bölgesidir. Küçük sanâyi gelişmiştir. Ömerli Baraj Gölünün bir kısmı ilçe sınırları içinde kalır. Arâzisinin büyük kısmı ormanlıktır.

    Şişli: 1990 sayımına göre nüfûsu 250.478’dir. İlçeye bağlı köy yoktur. Kuzeyde Sarıyer, doğuda Sarıyer ve Beşiktaş, güneydoğuda Beşiktaş, güneyde Beyoğlu, batıda Kağıthâne ilçeleriyle çevrilidir. Hızlı ve plânsız şehirleşme yüzünden yeşil sahası olmayan bir ilçedir. Harbiye, Pangaltı, Kurtuluş, Feriköy, Nişantaşı, Teşvikiye, Maçka, Osmanbey, Mecidiyeköy, Okmeydanı ve Çağlayan başlıca semtleridir. Bakırköy’den sonra en çok iş yeri Şişli ilçesindedir. Türkiye’nin en önemli banka ve sigorta şirketleri ile ticârî kuruluşların merkezleri buradadır.

    Tuzla: 1990 sayımına göre nüfûsu 94.124’tür. Pendik ilçesine bağlı bir semt iken Haziran 1992’de çıkarılan 3806 sayılı kânunla ilçe oldu. Ankara-İstanbul karayolu ve demiryolu ilçeden geçer. İlçede bir tersâne vardır.

    Ümrâniye: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 301.257 olup, 242.091’i ilçe merkezinde, 59.166’sı köylerde yaşamaktadır. Üsküdar ilçesine bağlı iken 4 Temmuz 1987 târihli yasa ile ilçe hâline geldi. Kuzeyinde Şile, doğusunda Kartal, batısında Üsküdar, kuzeybatısında Beykoz, güneyinde Kadıköy ilçeleri yardır.

    1966’da sanâyi bölgesi îlân edilince, bölgede büyük bir nüfus patlaması olmuştur. Buna paralel olarak da hızlı bir konut yapımı olmuştur. Toplu konut inşaası yanında, gecekondu bölgeleri de çoğunluktadır. Metal-iş Küçük Sanâyi Sitesi, Mobilya Üreticileri Sitesi bu ilçededir. İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı bir ilçedir.

    Üsküdar: 1990 sayımına göre nüfûsu 395.623’dür. İlçeye bağlı köy yoktur. İstanbul boğazı, Beykoz, Ümrâniye, Kadıköy ilçeleri ile çevrilidir.

    İstanbul’un Anadolu yakasındaki en eski ilçesidir. Târihi eski devirlere dayalıdır. Eski ismi Hrisopolis veya Damalis’tir. Üsküdar ismi eski ve dar sokakları sebebiyle “Eskidar”dan gelir. İstanbul’un fethinden dört asır önce Türk beldesi olmuştur. Osmanlı Devleti zamânında doğuya yapılacak seferlerin ilk hareket noktası olmuştur.

    İlçede bitki örtüsü zengindir. Boğaz sırtları ağaçlarla kaplıdır. Son senelerde hızla gelişmiştir. Ticâret ve sanâyi oldukça ileridir. Ayazma, Doğanalar, Zeynepkâmil, Bağlarbaşı, Altunizâde, Çengelköy, Kısıklı, Kuzguncuk, Haydarpaşa, Göksu başlıca semtleridir. Sâhili Küçüksu-Haydarpaşa arasındadır.

    Zeytinburnu: 1990 sayımına göre nüfûsu 165.679’dur. Fâtih, Bakırköy, Bayrampaşa ilçeleri ile Marmara Denizi arasında yer alır. İlçeye bağlı köy yoktur. İstanbul Merkezini meydana getiren, ilçelerdendir. 1957’de ilçe oldu.

    İstanbul’da ilk ve büyük gecekondu topluluğu burada meydana gelmiştir. İlçede sanâyi gelişmiştir. Yeşil saha çok azalmıştır. Kazlıçeşme, Sümer, Nuripaşa, Yenidoğan, Gökalp, Yeşiltepe, Veliefendi, Çırpıcı, Telsiz, Merkezefendi ve Maltepe bâzı semtleridir. İstanbul’da at koşularının yapıldığı Veliefendi Hipodromu bu ilçededir.

    Büyükçekmece: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 142.910 olup, 22.394’ü ilçe merkezinde, 120.516’sı köylerde yaşamaktadır. Çatalca ilçesine bağlı iken, 1987’de ilçe merkezi olmuştur. Merkezbucağa bağlı 14 köyü vardır. Kuzey ve batısında Çatalca ilçesi, güneyinde Marmara Denizi, batısında Küçükçekmece ilçesi yer alır.

    İlçenin sâhil kesiminde kalan köyleri, İstanbul’un sayfiye yeridir. İlçenin en büyük sanâyi kuruluşu Çimento Fabrikasıdır. Büyükçekmece Gölünün denizle irtibatı kesilerek, yerine içme suyu tesisleri kurulmuştur. Buradan İstanbul’un büyük kısmının su ihtiyâcı karşılanmaktadır. Köylerinde tarım yapılır. Ayçiçeği, soğan ve buğday başlıca tarım ürünüdür.

    Çatalca: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 64.241 olup, 11.550’si ilçe merkezinde, 52.691’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 27, Hadımköy bucağına bağlı 12, Karacaköy bucağına bağlı 8 köyü vardır. Güneydoğusunda Büyükçekmece, doğusunda Küçükçekmece, kuzeydoğusunda Gaziosmanpaşa, Kuzeyinde Karadeniz, batısında Silivri, kuzeybatısında Kırklareli ve Tekirdağ yer almaktadır.

    İlçenin kuzeyinde Istranca Dağları, güneyinde verimli Çatalca Ovası bulunur. Çatalca çok eski bir yerleşim merkezidir. Eski ismi Matrai’dir. Ekonomisi tarıma ve hayvancılığa dayalıdır. Buğday, arpa, yulaf, mısır, şekerpancarı, ayçiçeği, soğan, domates, elma ve armut en fazla yetiştirilen tarım ürünleridir. İstanbul’un et, süt ve yumurta deposudur. Ormanlık arâzisi tarla açma yüzünden azalmıştır. İğneada’dan Yalıköy’e kadar uzanan bölge Millî Park îlân edilmiştir. Kuarsit, döküm ve kuvars kumu üretimi Türkiye çapında önemli yer tutar. Edirne-İstanbul karayoluna 20 km mesâfededir.

    Silivri: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 77.599 olup, 26.049’u ilçe merkezinde, 51.550’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 16, Sinekli bucağına bağlı 9 köyü vardır. İl merkezine 66 km uzaklıktadır. İstanbul’un sayfiye yerlerindendir. Yüzölçümü 778 km2 olup, nüfus yoğunluğu 97’dir. Kuzeyinde ve doğusunda Çatalca ilçesi, güneyinde Marmara Denizi, batısında Tekirdağ ilçesi yer alır.

    İlçe topraklarının kuzey doğusunda Istranca Dağlarının uzantıları vardır. Topraklarının büyük kısmı akarsu vâdileriyle parçalanmıştır. Edirne-İstanbul kara ve demiryolu ilçeden geçer. Ekonomisi tarım, hayvancılığa ve turizme dayanır. Yaz aylarında ilçenin nüfûsu 400.000’e ulaşır. Buğday, soğan, yulaf, şekerpancarı, üzüm, bakla, ayçiçeği, mısır, elma ve patates başlıca tarım ürünleridir. Hayvancılık gelişmiş olup, ilçenin yoğurdu meşhurdur. Marmara Denizindeki kirlilik sebebiyle balıkçılık eski önemini kaybetmiştir. Sanâyinin fazla gelişmediği ilçede, un, bitkisel yağ, yem, süt ürünleri, teneke kutu, tuğla ve ambalaj malzemeleri fabrikaları vardır.

    Şile: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 25.372 olup, 7872’si ilçe merkezinde, 17.500’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 17, Ağva bucağına bağlı 13, Teke bucağına bağlı 7, Yeşilvâdi bucağına bağlı 13 köyü vardır. Yüzölçümü 736 km2 olup, nüfus yoğunluğu 34’tür. İl merkezine 72 km uzaklıktadır.

    Balıkçı köyü olarak kurulan Şile’nin târihi çok eskilere dayanır. Karadeniz kıyısında kurulmuştur. Doğusunda ve güneyinde Kocaeli, güneybatısında Pendik ilçesi, batısında Beykoz ilçesi, kuzeyinde ise Karadeniz yer almaktadır. Topraklarının % 70’e yakın kısmı ormanlık ve fundalıktır. İstanbul içme suyunu karşılayan Darlık Barajının bütünü, Ömerli Barajının doğu kısmı ilçe topraklarındadır.

    Ekonomisi ormancılık, turizm, balıkçılık, meyvecilik ve şile bezi dokumacılığına dayınır. Tarım arâzisi azdır. Elma, mısır, buğday ve armut başlıca tarım ürünleridir. Kıyılarındaki koylar, kilometrelerce uzanan ince tâneli kumsalları, deniz sporlarına çok müsâittir. Şile’nin nüfûsu yazın 70.000’i aşar. İlçeye bağlı köylerde yüzlerce şile bezi dokuma tezgahları vardır.

    Yalova: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 113.417 olup, 65.823’ü ilçe merkezinde, 47.594’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 19, Çınarcık bucağına bağlı 7, kılıç bucağına bağlı 8 köyü vardır. Yüzölçümü 492 km2 olup, nüfus yoğunluğu 231’dir. İstanbul’un en uzak ilçesidir. İstanbul ile kara bağlantısı yoktur. Güneyinde ve batısında Bursa, doğusunda Kocaeli, kuzeyinde Marmara Denizi yer almaktadır.

    İlçe merkezi, İzmit Körfezinin kıyısında, Armutlu Yarımadasının kuzeydoğusunda kurulmuştur. Ekonomisi tarım, turizm ve balıkçılığa dayanır. Elma ve şeftâlisi meşhurdur. Seracılık gelişmiştir. Seralarda turfanda sebze ve çiçek yetiştirilir. İstanbul’un sayfiye yerlerinden biridir. Yaz aylarında nüfûsu dört misli artar. Kaplıcaları meşhurdur. İlçenin, il merkezi ile olan bağlantısı hergün Kabataş ve Sirkeci’den yapılan düzenli vapur seferleri ile sağlanmaktadır. Karayolu ile il merkezine uzaklığı 155 kilometredir. Kartal-Yalova arasında arabavapuru seferleri de düzenlenmektedir.

    Yalova’nın târihi M.Ö. 3000 yıllarına dayanır. Eski ismi “Pitiya (Helenapolis)”dır. Yalova’yı, Osman Beyin komutanlarından Yalvaçoğlu fethetmiştir. Bu yüzden Yalakâbâd ismini aldı. Bu isim zamanla değişerek Yalova olmuştur.

    Şehrin eski halkına din hürriyeti ve sosyal haklar tanıyarak, yaşamlarını sürdürmeleri sağlanmıştır. Fatih' in tanıdığı haklardan dolayı Hıristiyan Ortodoks Kilisesinin başı olan Patrikhane günümüze kadar yerinde kalmıştır. Fetihten yüzyıl sonra da Türk Sanatı şehre damgasını vurmuş, kubbeler ve minareler şehir siluetine hakim olmuştur.16. yüzyıldan itibaren de Osmanlı Sultanlarının Halife olmalarından ötürü İstanbul tüm İslam dünyasının da merkezi olmuştur.

    Sultanların idaresinde şehir tamamen imar edilmiş, büyüleyici bir atmosfere bürünmüştür. Bu devirdeki İstanbul tarihinin renkli sayfalarında, geniş bölgeleri tahrip eden, sık sık çıkan yangınlar vardır. Eski akropolde kurulu Sultan Sarayı Boğaziçi' nin ve Haliç' in eşsiz manzarasına hakimdir. 19. yüzyıldan itibaren Batı dünyası ile sıklaşan temaslar sonrası, camiler ve saraylar, Avrupa mimarisi tarzında, Boğaziçi kıyılarına inşa edilmeye başlanmıştır. Kısa sürede inşa edilen bir çok saray çöküş devrinin de sembolleridir. İstanbul, bir diğer dünya imparatorluğunun sona ermesine I. Dünya Savaşının bitişine şahit olmuştur.

    İmparatorluk bölünmüş, iç ve diş düşmanlar kendi payları için mücadele ederken, Türk ordusunun asil bir komutanı da Türk ulusu için mücadeleye girişmiştir. Mustafa Kemal ismindeki bu milli kahraman, 4 yılı aşan Kurtuluş Savaşı' ndan sonra Türkiye Cumhuriyeti' ni 1923 yılında kurmuştur. Başkentin Ankara' ya taşınması İstanbul' un önemini değiştirmemiştir. Bu eşsiz şehir büyüleyici görünümü ile yaşamını devam ettirmektedir.

    Ne Yenir: İstanbul mutfağı, Dünyanın önde gelen mutfaklarındandır. İmparatorluk başkenti olan kente ülkenin her yanından gelen malzemeler, ustalar, tarzlar, ve lezzetler Osmanlı Türk Mutfağının ortaya çıkmasına neden olmuştur. İmparatorluk mutfağının devamı olan ve yeni tatlara açık olan Osmanlı mutfağı her gün zenginleşmektedir.

    İstanbul mutfağında, kuzu, koyun veya dana etine ilave edilen çeşitli sebzeler esas yemeklerdir. Pilav, börek çeşitleri, bulgur, kuru fasulye, zengin zeytinyağlı sebzeler yan öğünler olarak servis yapılır. Köfte ve şiş kebabı, döner kebap veya acılı, yoğurtlu, patlıcanlı diğer kebap çeşitlerinin makbulleri özel kebapçılarda bulunur. Hamur tartları, baklava, kadayıf ve benzerlerinin hakiki lezzetlisi, bu işi bazen birkaç nesildir devam ettiren küçük dükkanlardan temin edilir.

    İstanbul' da da çeşitli milletlerin lokantaları mevcuttur. Fast-food, hızlı atıştırma servisi veren çok sayıda mekan mevcuttur. Ancak lezzetli yöresel yemekler tipik lokantalarda tadılır. Rakı ve ayran, en meşhur iki Türk milli içkisidir. Her ikisi de süt rengindedir. Alkollü olanı rakı; su katınca beyazlaşan sert bir içkidir. Diğeri ise sulandırılmış yoğurttan imal edilen serinletici; ayrandır. Rakı aperatif olarak kuru yemiş veya kavun ve beyaz peynir ile, yemek süresinde çeşitli meze çeşitleri ile alınabilir, başka içkiler ile birlikte içilmez. Şarabın ve biranın ana yurdu Anadolu topraklarıdır.

    Meşhur Türk Kahvesi, küçük fincanlarda sade veya şekerli misafirlere her fırsatta ikram edilir. "Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır" sözü kahvenin Türkler tarafından bilinen kıvamı ile kullanılmaya başlandığı 16. yüzyıldan beri söylenmektedir.

    Ne Alınır: İstanbul' a sadece alışveriş amacıyla da gidilebilir. Bu işe başlamak için en iyi yer şehrin eski kısmındaki Kapalı Çarşı' dır. Labirent tarzı sokaklarda ve geçitlerde 4000' i aşkın dükkan bulunmaktadır. Kuyumcular Sokağı, Halıcılar Sokağı, Takkeciler Sokağı gibi isimler burada, önceleri, kendilerine özgü bölümlerde faaliyet gösteren farklı ticaret kollarını akla getirmektedir. Burası, hala, şehrin ticaret merkezi, her zevk ve keseye uygun bir şeyin bulunduğu orijinal bir alışveriş yeridir.

    Türk el sanatları, dünyaca bilinen halılar, el boyaması parlak renkli seramikler, bakır ve pirinçten aynalar, lületaşından pipolar çok hoş birer hatıra parça ve hediyeliklerdir. İyi aydınlatılmış vitrinlerdeki altından mücevherler geçenin gözünü kamaştırır. En iyi kalitedeki deri ve süet eşyaların fiyatları oldukça makuldür. Çarşının ortasındaki Eski Bedesten' de nadir antika parçalar bulunur. Onlarca yıldan kalma kıymetli bir parça bulabilmeyi ummak burada gezip dolaşmaya değer doğrusu.

    Eminönü' ndeki Yeni Cami' nin yanı başındaki Mısır Çarşısı veya Baharat Pazarı kişiyi mistik doğunun hayal alemine götürür. Tarçın, kimyon, safran, nane, kekik ve sayılabilecek diğer birçok ot ve baharatın baştan çıkarıcı kokusu havaya yayılır. Şehrin eski bölgesindeki Sultanahmet de ayrı bir alışveriş ziyaretgahı haline gelmiştir. 18' inci yüzyıl Mehmet Efendi Medresesi' ndeki İstanbul Sanatları Çarşısı ve yakınındaki, Sinan tarafından yapılan 16' ıncı yüzyıl Caferağa Medresesi' nde zanaatkarları çalışırken görmek ve yaptıklarından satın almak mümkündür. Sultanahmet Camii Arasta' sının kemeraltı iyi bir seyir ve uygun bir alışveriş imkanı yaratır.

    Taksim - Nişantaşı - Şişli semtlerindeki seçkin dükkanlar pazar yerlerindeki kargaşanın tam tersini yansıtır. İstiklal, Cumhuriyet ve Rumeli Caddelerinde, Türkiye' nin yüksek kaliteli tekstillerinden üretilen şık modelleri satan dükkanlar zevkle ve rahatça gezilir. Nefis mücevherler, zarif modelli çanta ve ayakkabılar da bulunmaktadır. Ataköy' deki Ataköy Galeria' sı ve Etiler'd eki Akmerkez İstanbul' daki en şık mağazaların şubelerini barındırmaktadır. Asya tarafındaki Bahariye ve Bağdat Caddelerinde ve Capitol Çarşı Merkezinde benzer mallar sunulmaktadır.

    İstanbul' un bit pazarlarında hem yeni hem de eski, şaşırtıcı parçalar bulunabilir. Beyazıt' daki Sahaflar Çarşısı ve Çınaraltı' nda gezerken her gün yeni bir şeyle karşılaşılır. Pazar günleri, Sahaflar ve Kapalı Çarşı arasındaki işporta pazarında mallar el arabalarında ya da yaygılar üzerinde satışa sunulmaktadır. Horhor Çarşısı her yaş ve kalitede mobilya satan dükkanlarla doludur. Topkapı semtinde, Cihangir - Çukurcuma Sokağı ve Üsküdar - Büyük Hamam Sokağı ile Kadıköy - Çarşı Durağı civarında yer alan ve Eminönü ve Tahtakale arasındaki bit pazarları her gün açıktır. Bir Pazar günü Boğaz' ın yukarısına doğru arabayla gidildiğinde Büyükdere ve Sarıyer arasındaki bir diğer canlı pazar yeri de durup gezilmelidir.

    İstanbul' a nasıl gidilir?

    Karayolu: Şehir içi ulaşım: Minibüs ve otobüslerin yanı sıra, merkezi Aksaray' da olan tranvay, Taksim ile Levent arasındaki metro, Beyoğlu' ndaki elektrikli tranvay sıkça kullanılan şehir içi ulaşım araçlarıdır.

    Şehirlerarası ulaşım: İstanbul' dan yurdun her tarafına karayolu bağlantısı vardır. Yurtiçi ulaşımının hareket noktası, Anadolu yakasında Harem, Avrupa yakasında Esenler de bulunan uluslararası otogarıdır.

    Uluslararası ulaşım: İstanbul' dan yurtdışına Yunanistan, Üsküp, Makedonya, Almanya, Fransa, Avusturya, İsviçre, Suudi Arabistan, Suriye, Rusya (Moskova) Romanya, Bulgaristan, Ürdün (Amman) seferleri yapılmaktadır.
    Demiryolu: İstanbul' dan Ankara, İzmir ile Doğu Anadolu şehirlerine demiryolu bağlantısı vardır. İstanbul' dan yurtdışına Sirkeci- Viyana, Münih, Budapeşte, Selanik, (Eskişehir, Konya, Gaziantep)- Halep, (Tatavan, Van)- Tahran, S, Moskova, Bükreş' e tren seferleri bulunmaktadır.

    Denizyolu: İstanbul' da hem şehir içi, hem de yurt içi ulaşım sağlanmaktadır. Ayrıca marinaların Avrupa limanlarına bağlantısı vardır.

    Şehir içi Denizyolu Ulaşımı: Kadıköy- H.Paşa- Karaköy, Eminönü- Üsküdar, Eminönü-Kadıköy, Köprü-Yeniköy, Beykoz-Kavaklar, Sirkeci- Bostancı, Köprü-Adalar, Köprü-Yalova, Kabataş-Çınarcık, Bostancı-Çınarcık arasında vapur işlemektedir.

    Şehirlerarası Ulaşım: Karadeniz (İstanbul, Zonguldak, Sinop, Samsun, Giresun, Trabzon, Rize), İzmir, Marmara hattı (Marmara adası, Bandırma, Mudanya), Avşa Adalarına turlar bulunmaktadır.

    İklimi: Akdeniz, Karadeniz, Balkan ve Anadolu kara ikliminin tesiri altında bulunur. Kışın Akdeniz’den gelen ılık lodosları, Balkanlar üzerinden gelen soğuk veya Karadeniz’den gelen yağışlı havalar tâkip eder. Yıllık ortalama sıcaklığı 13.5°C dir. Yıllık yağış miktarı ise 720-788 mm’dir. Yağışların % 40’ı kış, % 20’si ilkabahar aylarında olur. Yazın yağış, sonbaharın yarısı kadardır. Genel olarak yazlar sıcak ve kurak, kışlar yağışlı ve ılık geçer. Sıcaklık bir yıl boyunca -14°C ile +41,5°C arasında seyreder. Kar yağışlı gün sayısı normalde 10 günü geçmez.

    Bitki örtüsü: İstanbul çevresinin bitki örtüsü Akdeniz bitkilerini andırır. Bölgede en çok görülen bitki “maki”dir. İklimi sebebiyle her çeşit bitki yetişir. Yayla ve tepeler çıplak değildir. Orman bakımından zengin sayılır. 280 bin hektar (ilin % 60’ı) orman ve fundalıktır. Ormanlar içinde en meşhuru İstanbul’un 20 km kuzeyindeki Belgrat Ormanıdır.
    Tarihi Eserler ve Turistik Yerler

    İstanbul’un hemen her köşesi târihî ve turistik özelliklere sâhiptir. Hepsini saymak, âdetâ mümkün değil gibidir. En önemlilerinden bâzıları şunlardır:

    Surlar: İstanbul’un meşhur surları târihte dört defâ yapılmıştır. Surlar üzerinde 400 kule, 500 kapı bulunuyordu. Kara surları 6800 m, Marmara surları 8000 m ve Haliç surları 5000 m idi. Langa, Davutpaşa, Samatya, Narlıkapı, Yaldızlı, Yedikule, Belgrat, Silivrikapı, Sıgma, Mevlevihane, Topkapı, Sulukule, Edirnekapı, Kostantin, Eğrikapı, Ayvansaray, Balat, Fener, Yenikapı, Aiya, Yeni Aya, Cibali, Ayazma, Zindan, Balıkpazarı ve Yeni Câmi kapıları surların meşhur kapılarıdır. Marmara ve Haliç surlarının büyük kısmı yıkılmıştır. Kara surlarının yarısından fazlası yıkık vaziyettedir. Bir bölümü aslına uygun şekilde tâmir ettirilmiştir.

    Anadolu Hisarı: Boğaz’ın Anadolu yakasında Sultan Yıldırım Bâyezîd tarafından yaptırılmıştır. Akça Hisar, Yeni Kale ve Güzelce Hisar isimleriyle anılmıştır. Boğazın bekçisi durumunda olup, üç ana kuleden ibârettir.

    Rumeli Hisarı: Boğazın Rumeli yakasında Fâtih Sultan Mehmed Han yaptırmıştır. Kendisi ve paşalar taş taşıyarak inşaatta çalıştılar. Hisarın plânı Muhammed isminin yazılışı şeklindedir. 17 kulesi vardır. Yüksekliği 22 metredir. Sanat ve mîmârî bakımında şâheserdir.

    Tekfur Sarayı: Edirnekapı, Kâriye Câmii yakınında olup, harâbe hâlindedir. Bizans dönemine âittir.

    Topkapı Sarayı: İstanbul’un fethinden sonra Fâtih Sultan Mehmed Han tarafından yaptırılmaya başlandı. 1466’da başlanan sarayın inşaası, 1478’de bitirilmiştir. 699 dekar yer kaplayan sarayın çeşitli bölümleri vardır. Sarayın sâhildeki saltanat kapısındaki kule ve önlerindeki toplar sebebiyle “Topkapı” denmiştir. (Bkz. Topkapı Sarayı)

    Dolmabahçe Sarayı: On dokuzuncu asırda dünyâda yapılan sarayların en meşhûrudur. Sarayın bulunduğu yer bir koy idi. Sultan Birinci Ahmed Han ile Sultan İkinciOsman Han devirlerinde bu koy doldurularak burada Çinili Köşk ismiyle bir kasr yaptırıldı. Daha sonra aynı yerde Sultan Üçüncü Selim tarafından Beşiktaş Sarayı yaptırıldı. Sultan Abdülmecîd Han bu sarayı yıktırarak 1851’de Dolmabahçe Sarayını yaptırmaya başladı. Yapımı beş sene süren bu sarayda 200 oda ve 8 büyük salon vardır. Mermerleri, Marmara Adasından getirilmiştir. Osmanlı sultanlarının Bâyezîd ve Topkapı saraylarından sonra oturdukları üçüncü yerdir. (Bkz. Dolmabahçe Sarayı)

    Çırağan Sarayı: Beşiktaş’ta deniz kıyısında Yıldız Parkının karşısındadır. Sultan Abdülazîz Han 1871’de yaptırmıştır. Mermer işçiliğiyle meşhur olan saray, 1910’da yanmıştır. Günümüzde restore edilmiş ve turistik otel olarak kullanılmaktadır.

    Yıldız Sarayı: Beşiktaş’ta Yıldız Câmiinin karşısındadır. Sultan Abdülazîz Han 1866’da yaptırmıştır. Çok geniş bir koruluğun içinde yer alan saray, çeşitli köşklerden meydana gelmiştir. Bâyezîd, Topkapı ve Dolmabahçe saraylarından sonra Osmanlı sultanlarının oturduğu dördüncü saraydır. Sekiz sultâna mesken olan bu saray, bir sanat âbidesidir. (Bkz. Yıldız Sarayı)

    Beylerbeyi Sarayı: Boğaziçi’nin pırlantası olan bu saray Sultan Abdülazîz Han tarafından yaptırılmıştır. Sarayın doğu duvarları ve iç yapısı çok süslemelidir. Havuzlu salonu set biçiminde düzenlenmiş bahçesi ve değerli eşyâları ile meşhurdur. (Bkz. Beylerbeyi Sarayı)

    İbrâhim Paşa Sarayı: Kânûnî Sultan Süleymân’ın eniştesi İbrâhim Paşanın düğün hediyesi olarak verdiği bu saray, daha sonraları kışla ve okul olarak kullanılmıştır. Sultanahmed semtinde bulunan saray, son senelerde tâmir edilip, Türk-İslâm Eserleri Müzesi olmuştur.

    Eyüp Sultan Câmii ve külliyesi: Fâtih Sultan Mehmed Hanın emriyle 1453-1459 yılları arasında Eshâb-ı kirâmdan Ebû Eyyûb el-Ensârî’nin İstanbul’u şereflendiren kabr-i şerîfinin yanında yaptırılmıştır. Külliye, câmi, türbe, medrese, imâret ve çifte hamamdan meydana gelmektedir. Çeşitli zamanlarda tâmir görmüştür. Senenin her gününde, bilhassa Ramazan ayında ziyâretçilerle dolup taşan, Türk milletince mukaddes tanınan bu türbe ve câmi, yalnız İstanbul’un değil, Türkiye’nin hattâ İslâm dünyâsının dînî ziyâret merkezlerinden biridir.

    Fâtih Câmii ve külliyesi: Fâtih Sultan Mehmed Han tarafından 1463-1471 seneleri arasında yaptırılmıştır. Külliye; câmi, medreseler, dârüşşifâ, tabhâne, imâret, sıbyan mektebi, kitaplık, hamam, saraçlar çarşısı ve çeşitli türbelerden meydana gelmiştir. Fâtih külliyesi, İstanbul Üniversitesinin ilk çekirdeğidir. Buradaki tetimme medreselerinde hazırlık dersleri görüldükten sonra, medresede yüksek tahsil yapılırdı. Klasik Osmanlı külliyelerinin öncüsüdür. Çeşitli zamanlarda tâmir görmüştür. Kütüphânesinde Osmanlı devrine âit el yazma ve basma 10.000 eser vardır. Bu eserler bugün Süleymâniye Kütüphanesinde okuyucuya açıktır.

    Mahmud Paşa Câmii ve külliyesi: Mahmudpaşa semtinde sadrâzam Mahmûd Paşa tarafından yaptırılmıştır. Câmi, türbe, hamam, medrese, sıbyan mektebi, mahkeme, çarşı ve imâretten meydana gelmiştir. Çeşitli zamanlarda tâmir gören külliyenin günümüze sâdece câmi, türbe, han, medresenin dersânesi ve hamamının bir bölümü ulaşmıştır.

    Mihrimah Sultan Câmii ve külliyesi: Edirnekapı’da Kânûnî Sultan Süleymân Hanın kızı Mihrimah Sultan tarafından Mîmâr Sinan’a yaptırılmıştır. Câmi medrese, sıbyan mektebi, hamam, türbeden ve dükkanlardan meydana gelmiştir. 1894 zelzelesinde zarar görmüş ve tâmir edilmiştir.

    Sultan Selim Câmii ve külliyesi: Haliç’e bakan bir tepe üzerinde 1522’de yapılmıştır. Câmi inşaatını Yavuz Sultan Selim Han başlatmış, oğlu Kânûnî Sultan Süleymân tamamlatmıştır. Külliye; câmi, tabhâne, imâret, sıbyan mektebi, hamam, türbe ve medreseden meydana gelmiştir. Medrese, imâret ve Ayşe Hâtun türbesi yıkılmıştır. Diğer kısımları günümüze kadar gelmiştir. Câminin kıble istikâmetinde Yavuz Sultan Selim Hanın türbesi vardır.

    Haseki Câmii ve külliyesi: Aksaray’dan Silivrikapı’ya giden cadde üzerindedir. 1551’de Haseki Hurrem Sultan tarafından Mîmâr Sinan’a yaptırılmıştır. Külliye; câmi, medrese, sıbyan mektebi, imâret, dârüşşifâ ve çeşmeden meydana gelmiştir. Dârüşşifâ, dispanser olarak kullanılmaktadır. Sultan Birinci Ahmed 1612’de câmiyi genişletmiştir.

    Dâvûtpaşa Câmii ve külliyesi: Davutpaşa semtindedir. 1485’te Fâtih Sultan Mehmed Han ve Sultan İkinci Bâyezîd devri vezirlerinden Dâvud Paşa yaptırmıştır. Külliye, câmi, medrese, türbe, imâret, sıbyan mektebi, mahkeme, çeşme ve hamamdan meydana gelmiştir. Medrese yıkık vaziyettedir. Zâviyeli câmiler plânındadır. 1984 zelzelesinde imâret, mahkeme ve mektep kısmı yıkılmıştır.

    Kara Ahmed Paşa Câmii ve külliyesi: Topkapı’da, Kânûnî Sultan Süleymân’ın sadrâzamlarından Kara Ahmed Paşa tarafından Mîmâr Sinân’a yaptırılmıştır. Külliye, câmi, medrese ve sıbyan mektebinden meydana gelmektedir. Medrese odaları U biçiminde câminin avlusunda dizilmiştir. Sıbyan mektebi câminin biraz uzağındadır.

    İbrâhim Paşa Câmii ve külliyesi: Silivrikapı’da Sadrâzam İbrâhim Paşa tarafından 1551’de Mîmâr Sinan’a yaptırılmıştır. Geniş bir avlu içinde câmi, türbe, sıbyan mektebi, hamam, şadırvan ve çeşmeden meydana gelmektedir. Kapılardaki ahşap geometrik geçme ve fildişi kakma işçiliği çok güzeldir. Şadırvan, câmi, türbe, çeşme dışındaki kısım yıkılmıştır.

    Hekimoğlu Ali Paşa Câmii ve külliyesi: Davutpaşa semtinde, Hekimbaşı Nuh Efendinin oğlu ve Sultan Birinci Mahmûd Hanın sadrâzamlarından Ali Paşa tarafından 1734’te yaptırılmıştır. Külliye, kütüphâne, zâviye, türbe, sebil ve çeşmeden meydana gelmiştir. Devrinin güzel çinileri ile süslüdür. 1830’da tâmir görmüştür.

    Cerrahpaşa Câmii ve külliyesi: Cerrahpaşa semtinde saray cerrahı iken sadrâzam olan Mehmed Paşa tarafından 1593’te yaptırılmıştır. Mîmârı Dâvûd Ağa’dır. Câmi, medrese, türbe, hamam, çeşmeden meydana gelen külliyeden sâdece hamam günümüze ulaşmamıştır. 1958-1960 arasında tâmir görmüştür.

    Amcazâde Hüseyin Paşa Câmii ve külliyesi: Fâtih’te Saraçhâne başında Amcazâde Hüseyin Paşa tarafından yaptırılmıştır. Külliye câmi, medrese, kütüphâne, çeşme, dükkanlardan meydana gelmiştir. Medresenin önem kazandığı külliyelerin örneklerindendir. Bütün yapılar bir avlu duvarı içine alınmıştır.

    Zal Mahmûd Paşa Câmii ve külliyesi: Eyüp’te vezirlerden Zal Mahmûd Paşa ile eşi Şah Sultan tarafından 16. asır ortalarında Mîmar Sinan’a yaptırılmıştır. Câmi, iki medrese, türbe ve çeşmeden meydana gelen küçük bir külliyedir. Plânı değişik ve ilgi çekicidir.

    Koca Mustafa Paşa Câmii ve külliyesi: Cerrahpaşa semtindedir. Sultan İkinci Bâyezîd’in sadrâzamı Koca Mustafa Paşa tarafından Haghios Andreas Kilisesi câmiye çevrilerek kurulmuştur. Ekmekçizâde Ahmed Paşa bâzı ilâveler yaptırmıştır. Külliye, câmi, tekke, şadırvan, medrese ve imâretten meydana gelmiştir.

    Mihrimah Sultan Câmii ve külliyesi: Üsküdâr iskele meydanındadır. İskele Câmii de denir. Kânûnî Sultan Süleymân Hanın kızı Mihrimah Sultan tarafından Mîmar Sinan’a yaptırılmıştır. Külliye; câmi, medrese, sıbyan mektebi, imâret, hamam, kervansaray, ambar, muvakkithâne, çeşme ve türbeden meydana gelmektedir. Bunlardan câmi, türbe, medrese, sıbyan mektebi, çeşme ve hamam sağlamdır. Medrese, sağlık merkezi; sıbyan mektebi ise çocuk kitaplığı olarak kullanılmaktadır.

    Eski Vâlide Sultan Câmii ve külliyesi: Üsküdar Toptaşı’ndadır. Sultan İkinci Selim Hanın eşi ve Sultan Üçüncü Murâd Hanın annesi Nurbânû Vâlide Sultan tarafından 1577-1583 arasında Mîmar Sinan’a yaptırılmıştır. Külliye, câmi, medrese, dârüşşifâ, kervansaray, tabhâne, imâret ve dârulkurradan meydana gelmiştir. Câminin içi çini ve tahta oymalarla süslüdür.

    Şemsi Paşa Câmii ve külliyesi: Şemsipaşa semtinde, deniz kıyısındadır. Kânûnî Sultan Süleymân’ın vezirlerinden Şemsi Paşa, Mîmar Sinan’a yaptırmıştır. Külliye, câmi, türbe ve medreseden meydana gelmiştir. Medrese 1953’ten beri kütüphâne olarak kullanılmaktadır.

    Çinili Câmii ve külliyesi: Üsküdar’da Toptaşı semtindedir. Kösem Mahpeyker Sultan tarafından 1640’ta Mîmar Kasım Ağaya yaptırılmıştır. Külliye; câmi, medrese, sıbyan mektebi, çeşme, şadırvan, sebil, çifte hamam ve mezarlıktan meydana gelmiştir. Câmi duvarları beyaz üstüne çeşitli renkte çiçek motifi çinilerle süslüdür.

    Yeni Vâlide Câmii ve külliyesi: Üsküdar iskelesi meydanının güneyindedir. 1708-1710 arasında Sultan Üçüncü Ahmed Hanın annesi Gülnuş Emetullah Sultan tarafından yaptırılmıştır. Külliye; câmi, sıbyan mektebi, muvakkithâne, imâret, çeşme, türbe ve dükkanlardan meydana gelmektedir. 1964’te tâmir görmüştür.

    Beylerbeyi Câmii ve külliyesi: Beylerbeyi iskelesinin ilerisinde, deniz kıyısındadır. Sultan Birinci Abdülhamîd Han tarafından yaptırılmıştır. Mîmârı Mehmed Tâhir Ağadır. Külliyesinde; câmi, sıbyan mektebi, imâret, hamam, muvakkithâne ve çeşme bulunmaktadır. Muvakkithâne ve çeşme Sultan İkinci Mahmûd Han tarafından eklenmiştir. 1984’de geçirdiği yangın yüzünden câminin kubbesi çöktü. Eskisine uygun olarak yeniden tâmir edildi. Diğer ismi Hamîd-i Evvel Câmiidir.

    Süleymâniye Câmii ve külliyesi: Kânûnî Sultan Süleymân Han tarafından 1549-1556 arasında Mîmar Sinan’a yaptırılmıştır. Külliye; câmi, dört medrese, türbeler, türbedâr dâiresi, dârülhadis, dârüttıp, dârüşşifâ, bîmârhâne, dârülkurra, sıbyan mektebi, imâret, konukevi, han, hamam, kütüphâne ve birçok dükkandan meydana gelmektedir. Câmi dış görünüşü ve iç süslemeleri ile Türk mîmarlık sanatının şâheseri ve dünyânın başta gelen bir sanat âbidesidir. Kütüphânesinde bulunan 53.332 el yazma, 25.673 basma eser Cumhûriyet devri öncesine âittir. (Bkz. Süleymâniye Câmii)

    Şehzâde Câmii ve külliyesi: Şehzâdebaşı semtindedir. Kânûnî Sultan Süleymân Han tarafından 22 yaşında ölen oğlu Şehzâde Mehmed hâtırası için 1543-1548 arasında Mîmâr Sinân’a yaptırılmıştır. Külliye; câmi, medrese, imâret, tabhâne, fırın ve türbeden meydana gelmiştir. Medrese, kız öğrenci yurdu, tabhâne ise Vefâ Lisesinin laboratuvarı olarak kullanılmaktadır.

    Yeni Vâlide Câmii ve külliyesi: Eminönü meydanındadır. Sultan Üçüncü Mehmed’in annesi Safiye Sultanın emri ile 1597’de temelleri atılan câminin yapımıÜçüncü Mehmed Hanın ölümü üzerine elli sene durdu. Sultan Dördüncü Mehmed Hanın annesi Hadîce Turhan Sultan tamamlattı ve 1633’te ibâdete açıldı. Külliye; câmi, hünkârkasrı, dârülkurra, sıbyan mektebi, arasta, sebil, çeşme ve kütüphâneden meydana gelmiştir. Hünkârkasrı günümüzde müze olarak kullanılmaktadır.

    Sultan Ahmed Câmii ve külliyesi: Sultan Ahmed meydanında, Sultan Birinci Ahmed Han tarafından 1609-1616 arasında Mîmar Sedefkâr Mehmed Ağaya yaptırılmıştır. Külliye; câmi, hünkârkasrı, sıbyan mektepleri, medrese, arasta, dârüşşifâ, tabhâne, imâret ve türbelerden meydana gelmektedir. Câminin içi 21.043 çini ile süslüdür. Batılılar bu câmiye, Mâvi Câmi demektedirler. Altı minâresi vardır. (Bkz. Sultan Ahmed Câmii)

    Bâyezîd Câmii ve külliyesi: Bâyezîd Meydanında Sultan İkinci Bâyezîd tarafından 1501-1506 arasında yaptırılmıştır. Külliye; câmi, mektep, türbeler, tabhâne, kervansaray, medrese ve hamamdan ibârettir. Günümüzde medrese, Belediye Kitaplığı, imâret, Bâyezîd Devlet Kitaplığı olarak kullanılmaktadır. Kütüphânesinde 240.500 basma ve 10.698 el yazması eser vardır.

    Nûruosmâniye Câmii ve külliyesi: Kapalıçarşı’nın kuzeyindedir. Külliyenin inşâsına Birinci Mahmûd Han başlamış, 1755’te Üçüncü Osman devrinde tamamlanmıştır. Külliye; câmi, medrese, imâret, kütüphâne, sebil, çeşme ve dükkanlardan meydana gelmiştir. Asıl adı Nûr-ı Osmanî’dir. Kütüphânesinde 10.000 el yazması ve 6000 basma eser vardır.

    Lâleli Câmii ve külliyesi: Lâleli semtinde, Ordu Caddesi üzerindedir. Sultan Üçüncü Mustafa Han tarafından 1759-1763 arasında Mîmar Mehmed Tâhir Ağaya yaptırılmıştır. Barok üslûbunda yapılmış olan külliye; câmi, sebil, türbe, mumhâne, sipâhiler hanı, çarşı, çeşme ve muvakkıthâneden meydana gelmiştir. Medrese günümüze ulaşmamıştır.

    Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Câmii ve külliyesi: Çarşıkapı’dadır. Sadrâzam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa külliyesinin inşaatını 1681’de başlatmıştır. 1690’da oğlu Dâmâd Ali Paşa tarafından tamamlanmıştır. Külliye; câmi, medrese, sıbyan mektebi, sebil ve türbeden meydana gelmektedir. Taş işçiliği, oymacılık ve dökümcülük sanatı bakımından şâheserdir. Külliye 1960’da tâmir edilmiştir.

    Sokullu Mehmed Paşa Câmii ve külliyesi: Sultan Ahmed Meydanının alt yanındadır. Sadrâzam Mehmed Paşa adına hanımı İsmihan Sultan tarafından 1572’de Mîmar Sinan’a yaptırılmıştır. Külliye; medrese, câmi, tekke ve şadırvandan meydana gelmektedir. Orta kapısı, mihrâbı ve minber kapısı üstlerinde birer Hacer-ül-Esved taşı parçaları vardır.

    Atik Ali Paşa Câmii ve külliyesi: Çemberlitaş’ta Sultan İkinci Bâyezîd’in sadrâzamlarından Ali Paşa 1497’de yaptırmıştır. Külliye; câmi, medrese, sıbyan mektebi, imâret, türbe, çeşme ve elçi hanından meydana gelmektedir. Elçi hanı ve imâret yıkılmış, medrese ilk yapıldığı şeklini kaybetmiştir.

    Köprülü Mehmed Paşa Câmii ve külliyesi: Divanyolu’nda Sadrâzam Köprülü Mehmed Paşa tarafından 1661’de yaptırılmıştır. Külliye; câmi, medrese, türbe, çeşme, sebil, kitaplık, han ve dükkanlardan meydana gelmekte olup, geniş bir yer kaplamaktadır.

    Kılıç Ali Paşa Câmii ve külliyesi: Tophâne Meydanında donanma komutanı Kılıç Ali Paşa tarafından 1580’de Mîmar Sinan’a yaptırılmıştır. Câmi, medrese, hamam, türbe ve sebilden meydana gelen külliye çeşitli zamanlarda tâmir görmüştür. Medrese kısmı Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından kullanılmaktadır.

    Çorlulu Ali Paşa Câmii ve külliyesi: Çarşıkapı’da Dîvânyolu Caddesi üzerindedir. 1708’de Çorlulu Ali Paşa tarafından yaptırılmıştır. Külliye; medrese, câmi, kütüphâne ve şadırvandan meydana gelmiştir. Külliyenin mîmârisi ve kalem işlerinde Barok üslûbunun etkisi görülür.

    Dâmâd İbrâhim Paşa Câmii ve külliyesi: Şehzâdebaşı’nda Nevşehirli Dâmâd İbrâhim Paşa tarafından 1720’de yaptırılmıştır. Külliye; câmi, medrese, sebil, kütüphâne ve mezarlıktan meydana gelmektedir. Külliyenin kalem işi süslemeleri Lâle Devri özelliklerini göstermektedir.

    Ayasofya Câmii ve külliyesi: Bizanslılar devrinde M.S. 326 veya 360 senesinde yapılan ve 4 defâ yenilenen Ayasofya kilisesi İstanbul’un fethi üzerine câmiye çevrilmiştir. Mihrap, minber, 4 minâre, imâret, medrese, sıbyan mektebi, muvakkıthâne, şadırvan, mahfil, türbeler, kütüphâne, sebiller, top kandilleri, saltanat kapısı ilâve edilerek, külliye meydana getirilmiştir. 1935’te müze hâline getirilen câmi, hâlen müze olarak kullanılmaktadır. Kütüphânesinde 5275 eski eser vardır.

    Hırka-ı Şerîf Câmii: Fâtih Atikali semtindedir. Sultan Abdülmecîd Han tarafından 1850’de yaptırılmıştır. Plânı, Peygamber efendimizin, Veysel Kârânî hazretlerine hediye ettiği mübârek Hırka-i şerîflerinin ziyâretine ve muhâfazasına uygun olarak yapılmıştır. Mihrap ve minber al somaki mermerdendir.

    Azîz Mahmûd Hüdâyî Câmii: Üsküdar’da Hüdâî sokağındadır. 1855’te Sultan Abdülmecîd Han tarafından yaptırılmıştır. Yanında büyük âlim Azîz Mahmûd Hüdâyî hazretlerinin ve yakınlarının türbe ve kabirleri vardır.

    Selîmiye Câmii: Selîmiye kışlası karşısındadır. Sultan Üçüncü Selim Han tarafından 1803’te yaptırılmıştır. Câminin içi mermer, ağaç oyma ve nakış işçiliği bakımından zengindir. Yanında okul, muvakkıthâne ve hamam vardır.

    Rüstem Paşa Câmii: Eminönü’nde Hasırcılar Çarşısında sadrâzam Rüstem Paşa tarafından 1560’ta Mîmar Sinan’a yaptırılmıştır. Altında 16 dükkan bulunan câmi, Osmanlı çini mîmârisinin en zengin örneklerindendir.

    Hamîdiye (Yıldız) Câmii: Beşiktaş’ta Yıldız Sarayı yakınında Sultan İkinci Abdülhamîd Han tarafından 1886’da yaptırılmıştır. Plânını ve süslemelerinden bir bölümünü sultan bizzat kendisi yapmıştır. İkinci Abdülhamîd Han, Cumâ namazlarını ve bayram namazlarını burada kılar ve muâyede denilen bayramlaşma burada yapılırdı.

    Dolmabahçe Câmii: Dolmabahçe Sarayının yan tarafında Bezm-i Âlem Vâlide Sultan tarafından yapımı başlatılmış, 1852’de Sultan Abdülmecîd Han tarafından tamamlanmıştır. Câmi ampir ve barok mîmârîsinin karışımıdır. Aşırı süslemesi ile ilgi çekmektedir.

    Ortaköy (Büyük Mecîdiye) Câmii: Ortaköy İskelesi yakınındadır. Sultan Abdülmecîd Han tarafından 1853’te yaptırılmıştır. Çeşitli zamanlarda tâmir görmüştür. Barok mîmârî tarzına göre yapılmıştır.

    Teşvikiye Câmii: Şişli Teşvikiye’de Sultan Abdülmecîd Han tarafından 1854’te yaptırılmıştır. Son devir Osmanlı mîmârî özelliklerini taşıyan câminin tavanı renkli nakışlarla süslüdür.

    Nusretiye Câmii: Tophâne’de Sultan İkinci Mahmûd Han tarafından 1826’da îmâr ettirilmiştir. Bu câminin yerinde Sultan Üçüncü Selim’in yaptırdığı Tophâne-i âmire Arabacılar Kışlası Câmii vardı. Bu câmi yanınca yerine Nusretiye Câmii inşa edilmiştir. Câmi, Barok üslûba göre yapılmıştır. Câminin iç duvarlarındaki Amme sûresini meşhur hattat Râkım Efendi yazmıştır. 1955-1958 arasında tâmir görmüştür.

    Vâlide Câmii: Aksaray’da Sultan Abdülazîz Hanın annesi Pertevniyal Vâlide Sultan tarafından 1869-1871 arasında yaptırılmıştır. Câmide gotik, klâsik ve Hint mîmârî üsluplarının tesiri görülür.

    Emirgan Câmii: Boğaziçi’nde Emirgan semtindedir. Sultan Birinci Abdülhamîd Han tarafından 1782’de yaptırılmıştır. Câminin yanında Hünkar Dâiresi bulunmaktadır. Köşesindeki muvakkıthâne, Sultan Abdülmecîd Han tarafından yaptırılmıştır.

    Arap Câmii: İstanbul’un fethi için 714’te gelen hazret-i Mesleme tarafından Beyoğlu semtinde Haliç kenarında yaptırılmıştır. Emevî ordusu Şam’a geri dönünce, Dominiken râhipleri burasını kilise hâline getirdiler ise de, Dördüncü Murâd Han zamânında tekrar câmiye çevrilmiştir. Sultan Birinci Mahmûd Hanın annesi Sâlihâ Sultan, bu câmiye şadırvan ve ilâveler yaptırmıştır.

    Bâlî Paşa Câmii: Fâtih’te Bâlî Paşa Caddesi üzerindedir. 1504’te İkinci Bâyezîd Hanın kızı Hüma Hatun tarafından eşi Sadrâzam Bâlî Paşa adına yaptırılmıştır. 1894 zelzelesinde çöken kubbesi 1939’da Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından tekrar yaptırılmıştır. Tek şerefeli minâresi sağdadır. Kesme taştandır.

    Ağa Câmii: Beyoğlu İstiklâl Caddesi üzerinde olup, 1597’de Hüseyin Ağa tarafından yaptırılmıştır. Tek kubbeli olan câminin saçakları işlemelidir. İç duvarlar mavi, pencere içleri yeşil Kütahya çinileriyle kaplıdır. Mihrabı taştan, minberi ise oymalı tahtadır.

    Cihangir Câmii: Fındıklı sırtlarında Boğaz’a nazır bir tepe üzerindedir. Kânûnî Sultan Süleyman tarafından oğlu Şehzâde Cihangir adına 1559’da Mîmar Sinan’a yaptırılmıştır. Altı yangın geçiren câmi, 1889’da İkinci Abdülhamîd Han tarafından yeniden yaptırılmıştır. İki minâresi olan câmi barok uslûbundadır.

    Fındıklı Câmii: Fındıklı’da deniz kıyısında İstanbul kâdısı Molla Mehmed Çelebi tarafından 1589’da Mîmar Sinan’a yaptırılmıştır. Sanat değeri çok yüksektir.

    İskender Paşa Câmii: Fâtih’te Sofular Mahallesindedir. Sultan İkinci Bâyezîd Hanın vezirlerinden İskender Paşa tarafından 1505’te yaptırılmıştır. Çeşitli dönemlerde tâmir görmüştür. Terkim Mescidi de denir.

    Ayazma Câmii: Üsküdar’da Kızkulesi karşısında tepe üzerinde Sultan Üçüncü Mustafa Han tarafından 1760’ta yaptırılmıştır. Hünkar mahfilinin duvarları İtalyan çinileri ile kaplıdır. Bahçesinde birçok kabir vardır.

    Mümin gönüllerinin feyz alıp huzur bulduğu İstanbul câmileri yerli ve yabancı ressamlar ile fotoğrafçılara da en nefis manzaraları sunmaktadır. Şâirlerin gönüllerini coşturan bu muhteşem âbide eserler için Türk edebiyâtında yüzlerce şiir yazılmıştır. Bunlardan Yahyâ Kemâl Beyatlı’nın aşağıdaki şiiri, İstanbul câmilerini en iyi anlatanlardan biridir.

    1. Ayasofya
    İstanbul’un gözbebeği Tarihi Yarımada’yı gezmeye başlamak için en doğru yer Ayasofya Müzesi.

    Dünyanın en tanınmış ibadethanelerinden biri olarak aynı yerde 3 defa inşa edilen Ayasofya, son halini 537 yılında aldı.

    Ayasofya’nın ibadete açıldığı gün İmparator Justinianos’un, “Tanrım bana böyle bir ibadet yeri yapabilme fırsatı sağladığın için şükürler olsun” dediği ve Kudüs’teki Hz. Süleyman Mabedi’ni kastederek “Ey Süleyman seni geçtim” diye bağırdığı rivayet ediliyor.

    İstanbul'da Gezilecek Tarihi Yerler: Ayasofya Müzesi (Hagia Sophia Museum)
    İstanbul’un fethinden sonra cami olarak ibadete açılan Ayasofya’nın içine mihraplar, minber, müezzin mahfilleri, vaaz kürsüsü ve maksureler eklendi.

    Ayasofya’da, Osmanlı Sultanlarının galip döndükleri seferlerden getirdikleri birçok değerli eser de sergileniyor.

    Ayasofya 1935’ten beri müze olarak her yıl milyonlarca insan tarafından görülüyor.

    Ayasofya Müzesi yaz döneminde 09.00-19.00, kış döneminde 09.00-17.00 saatleri arasında Müzekart ile ziyaret edilebiliyor. Müze, Ramazan ve Kurban bayramlarının birinci günü yarım gün ziyarete kapalı.

    2. Topkapı Sarayı
    Osmanlı İmparatorluğu, dünyanın en geniş sınırlara ulaşmış ve yüzyıllarca hakimiyetini sürdürmüş imparatorluklarından biri. Bu köklü tarihin ve ihtişamlı yapının 400 yıl boyunca yönetildiği, sultanların ve ailelerinin yaşadığı Topkapı Sarayı ise bütün görkemiyle Tarihi Yarımada’da görülmeyi bekliyor.

    İstanbul'da Gezilecek Tarihi Yerler: Topkapı Sarayı
    Osmanlı’nın en şatafatlı düğünlerinin, tahta çıkma törenlerinin ya da entrikalarının ve hüzünlü hikayelerine şahit olan bu sarayda burada kendinizi tarihin kollarına bırakarak eşsiz bir tarih ziyafetine ortak olabilirsiniz.

    Topkapı Sarayı Müzesi ve Harem Gezisi’nde görülecek yerler arasında sarayın Harem bölümü, Hırka-ı Saadet Dairesi ve Has Oda bölümü, Babü’s Saade bölümü ve Köşkler Bahçesi bölümü bulunuyor.

    3. Kapalı Çarşı (Grand Bazaar)
    Tarihi Yarımada’nın en gözde duraklarından biri de Beyazıt’ta 550 yıldır ayakta duran Kapalı Çarşı. Yabancıların Grand Bazaar adıyla tanıdığı Kapalı Çarşı, içinde kaybolacağınız sokakları ve dünya altın piyasasına yön veren kuyumcularıyla ünlü.

    İstanbul'da Gezilecek Tarihi Yerler: Kapalı Çarşı (Grand Bazaar)
    Dünyanın en büyük çarşılarından: Kapalı Çarşı.

    İstanbul’un en eski çarşısının içinde alışveriş yapmanın yanı sıra, burada satılan her şeyin İstanbul’un kadim ruhunu yansıttığını göreceksiniz.

    4. Bozdoğan Su Kemeri
    Roma Dönemi’nde şehirlere su sağlamak için kurulan su kemerlerinden pek azı ayakta kalabilmiş.

    İstanbul’un tam kalbinde Unkapanı’nda yer alan Bozdoğan ya da dünyanın tanıdığı adıyla Valens Su Kemeri, dünyada eşine az rastlanan uzunlukta ve sağlamlıkta. Bugün altından trafik akarken pek fark etmesek de 1.500 yılı aşkın süredir İstanbul’u seyrediyor.

    5. Yerebatan Sarnıcı
    Bizans Dönemi’nde sarayın su ihtiyacını karşılamak için yaptırılan sarnıç, göz alıcı sütunları ve Medusa heykeli ile hala kendisine hayran bırakıyor.

    İstanbul'da Gezilecek Tarihi Yerler: Yerebatan Sarnıcı
    Bugün içinde birçok sanat etkinliğine de ev sahipliği yapan Yerebatan Sarnıcı’nda gerçekleşen konserler ve dinletiler, katılanlara büyülü bir dünyanın kapılarını aralıyor.

    6. Çemberlitaş
    İmparator I. Konstantin onuruna, MS 330 yıllarında İstanbul’un yedi tepesinden birine dikilen Çemberlitaş sütunu, zamanla bütün bir semte adını vermiş.

    Bir zamanlar Bizans İmparatorlarının büstlerinin konulduğu Çemberlitaş sütunu, Haçlı Seferleri esnasında büyük hasar alsa da hala İstanbul’un en dikkat çekici yapılarından biri.

    7. Galata Kulesi
    Bugün en tepesine çıkıp İstanbul manzarasını seyretmek için uzun kuyrukların beklendiği Galata Kulesi, İstanbul’un siluetini çizen en önemli simgelerden biri.

    İstanbul'da Gezilecek Tarihi Yerler: Galata Kulesi
    528 yılında inşa edilen yapı, İstanbul Boğazı ve Haliç’e akim konumda, bir fener kulesi olarak inşa edilmiş ama dönem dönem zindan olarak da kullanılmış.

    Kuleye birlikte çıkan âşıkların sonunda evlendikleri, kuleyle ilgili rivayetlerin en popüler olanı…

    8. Ahrida Sinagogu
    İstanbul’un Fethi’nden önce inşa edilen tek sinagog olan Ahrida Sinagogu, bugün Balat’ın en göz alıcı yapılarından biri.

    Makedonya’nın Ohri kentinden göç eden Yahudiler tarafından kurulan sinagog, günümüzde İstanbul’un en büyük sinagogudur.

    Sinagogda ismi Nuh’un gemisinin gemi anlamına gelen teva adındaki dua kürsüsü, tekne pruvasını andırdığı için büyük ilgi çekiyor.

    9. Rumeli Hisarı
    Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’un Fethi esnasında Karadeniz’den Bizans’a gelebilecek yardımları kesmek amacıyla 90 günde yapılan Rumelihisarı, amacına uygun olarak Boğazkesen Hisarı adıyla da biliniyor.

    İstanbul'da Gezilecek Tarihi Yerler: Rumeli Hisarı
    Üç büyük kulesi ve surlarıyla muhteşem bir yapı olan Rumelihisarı, Boğaz’ın iki kıyısının birbirine en çok yaklaştığı nokta’da Anadolu Hisarı’nın tam karşısında yer alıyor.

    Bir zamanlar Rumelihisarı Konserleri gibi açık hava etkinliklerinin gerçekleştiği hisar, günümüzde müze olarak ziyarete açık. Rumeli Hisarı Müzesi’nde İstanbul’un fethinde kullanılan toplar, gülleler ve Haliç’i kapattığı söylenen zincirin bir parçası hala sergileniyor.

    10. Yoros Kalesi
    Yemyeşil ormanlarla kaplı Beykoz’dan Karadeniz’i kuşbakışı seyreden Yoros Kalesi, İstanbul’da Doğu Romalılardan kalan önemli tarihi yapılardan biri.

    Doğu Roma’nın zayıflamasıyla uzun yıllar Cenevizlilerin elinde kalan kale, 1391’de Yıldırım Bayezid tarafından fethedilir.

    Bugün Boğaz manzarasını en iyi seyredebileceğiniz önemli noktalardan biri olan Yoros Kalesi’nin hemen altında hizmet veren kafede, Boğaz’da kahvaltı keyfini yaşayabilirsiniz.

    Devam eden arkeolojik kazılar nedeniyle kalenin içine girmek yasak olsa da kalenin ihtişamlı surlarını ve muhteşem Yoros Kalesi manzarasını görmek için biraz uzun bir yokuşu çıkmayı göze almanız gerekiyor.

    11. Anadolu Hisarı
    Yıldırım Beyazıt döneminde Boğaz’a girişlerin kontrolü ve Göksu Vadisi’nin korunması amacıyla inşa edilen Anadolu Hisarı, 1395 yılından beri Anadolu Yakası’nın Karadeniz’e bakan en güzel manzaralarına ev sahipliği yapıyor.

    Anadolu Hisarı bugün kıyısındaki balıkçı tekneleri, kafeler ve restoranlarla İstanbul’un en huzurlu yerlerinden biri.

    12. Yedikule Zindanları
    “Yedi düvel zindanından beterdir Yedikule…” diyor ya Yeni Türkü, bir zamanlar İstanbul’un tüm haydutlarının son durağı olmuş Yedikule Zindanları.

    İstanbul'da Gezilecek Tarihi Yerler: Yedikule Zindanları
    Aslında Bizans Dönemi’nde misafir kralların ağırlanması için inşa edilen yapı Fatih Sultan Mehmet döneminde eklenen 3 kule ve surlarla son halini alarak bir askeri garnizona dönüştürülmüş.

    Bugün ise Türkiye’nin ve İstanbul’un en büyük açık hava müzelerinden biri olan Yedikule Hisarı Müzesi, İstanbul Fatih’te görülecek tarihi mekanlar listesinde önemli bir yere sahip.

    13. At Meydanı (Hipodrom)
    Bizans Dönemi’nde at yarışlarının gerçekleştiği gerçek bir hipodrom olan tarihi alan, bugün Sultanahmet Meydanı’nda At Meydanı olarak tanınıyor.

    Üzerinde Mısır hiyerogliflerinin yer aldığı Dikilitaş, Yılanlı Sütun ve Alman Çeşmesi bu alanda yer alıyor. Ayrıca Bugün Türk ve İslam Eserleri Müzesi olarak ziyaret edebileceğiniz İbrahim Paşa Sarayı da bu meydana bakıyor.

    14. Haydarpaşa Tren Garı
    Eminönü’nden Kadıköy’e geçerken göze çarpan o zarif ve ihtişamlı yapı, Haydarpaşa Tren Garı.

    İstanbul'da Gezilecek Tarihi Yerler: Haydarpaşa Tren Garı
    Anadolu’dan gelen trenlerin son durağı olan Haydarpaşa Tren Garı, 908’de İstanbul – Bağdat Demiryolu hattının başlangıç istasyonu olarak inşa edildi.

    Son yıllarda Haydarpaşa, Kitap Fuarı gibi kültürel aktivitelerle de adını duyuran gar, içerisinde yer alan restoranlarla da Kadıköy’de gezilecek yerlerin en önemlisi.

    15. Alman Çeşmesi
    Türk-Alman dostluğunun bir nişanesi olarak Alman İmparatoru II. Wilhelm tarafından İstanbul’a hediye edildi.

    Almanya’da inşa edilen büyük parçaları inşa edilen çeşme, İstanbul’da bir araya getirilerek 1901’de açıldı.

    Bazı yıllarda ramazan şenlikleri kapsamında Alman Çeşmesi’nin depoları şerbetle doldurularak bu çeşmeden İstanbullulara şerbet ikramı yapılıyor.

    16. Dolmabahçe Sarayı
    Osmanlı Padişahı Sultan Abdülmecit tarafından Boğaz kıyısında 1856’da yaptırılan bu Dolmabahçe Sarayı, Batı mimarisinden izler taşıyan ihtişamlı görüntüsüyle İstanbul’un en önemli simge yapılarından biri.

    İstanbul'da Gezilecek Tarihi Yerler: Dolmabahçe Sarayı
    Türkiye’deki en büyük sarayı olan Dolmabahçe Sarayı, Atatürk’ün de son günlerini geçirdiği mekan olması nedeniyle farklı bir manevi değere de sahip.

    17. Aya Yorgi Manastırı
    Prens Adaları’nın en büyüğü olan Büyükada, her yıl her yıl yüz binlerin akınına uğruyor. Bisikletle adayı turlayıp, enfes balıklarla karnınızı doyurmak dışında Büyükada’da yapmanız gereken bir şey daha var: Aya Yorgi Manastırı’na çıkmak.

    1751’de inşa edilen eski kilise ve sonradan eklenen yapılarıyla Aya Yorgi Kilisesi, Büyükada’nın en yüksek yeri olan Yücetepe’de yer alıyor.

    İstanbul'da Gezilecek Tarihi Yerler: Aya Yorgi Manastırı
    Her yıl, 23 Nisan ve 24 Eylül’de farklı inançlardan birçok insanın ortak dualarda ve dileklerde buluşmak için bir araya geldiği kilisede, dilenen dileklerin gerçekleştiği yönünde yaygın bir inanış var.

    Bu tarihler dışında kalabalıklardan uzak biçimde kiliseyi ziyaret edebilir ve hiç konuşmadan dileğinizi tutup Azap Yokuşu’nu çıkarak eski bir adeti yerine getirebilirsiniz. Ayrıca Yücetepe Kır Gazinosu’nda enfes bir manzara da sizi bekliyor.

    18. Fener Rum Patrikhanesi
    Rum Ortodoks Patrikhanesi olarak da anılan Fener Rum Patrikhanesi, Haliç kıyısında Balat’ta yer alıyor.

    1602 yılında Sadrazam Ali Paşa Caddesi’nde bugün bulunduğu yere taşınan Patrikhane, 1800’lü yıllarda yapılan restorasyonla bugünkü görünümüne kavuştu.

    19. Heybeliada Ruhban Okulu
    Heybeliada’da son yıllarda eğitim vermese de ihtişamından bir şey kaybetmeden yüzyıllara meydan okuyan tarihi Heybeliada Ruhban Okulu, adada görmeniz gereken önemli tarihi yapıların başında geliyor.

    Çoğunlukla ziyarete açık olmayan okulda, yaz aylarında zaman zaman düzenlenen özel konserler ve etkinlikler vesilesiyle kapılar ziyaretçilere açılabiliyor.

    İstanbul'da Gezilecek Tarihi Yerler: Heybeliada Ruhban Okulu
    Adanın en yüksek tepesinde yer alan okulu görebilmek için uzun bir yürüyüşü göze almanız gerekiyor, ama emin olun bu muhteşem yapının yalnızca bahçesini görmek bile yorgunluğunuzu unutturuyor.

    20. Kuleli Askeri Lisesi
    İstanbul’un siluetini çizen önemli mimari yapılardan biri de Kuleli Askeri Lisesi. Çengelköy kıyısından Boğaz’a bakan bu yapının tam arkasında yer alan İstanbul’daki ikinci en büyük Türk bayrağı yer alıyor.

    İstanbul'da Gezilecek Tarihi Yerler: Kuleli Askeri Lisesi
    Geceleri projektörle aydınlatılarak Boğaz’ın neredeyse her yerinden görülebilir hale gelen Kuleli Askeri Lisesi, 1872’den beri şehrin en dikkat çekici yapıları arasında bulunuyor.

    21. Kız Kulesi
    Üsküdar-Beşiktaş motorlarıyla karşıya geçerken yanından geçtiğimiz nazlı güzel Kız Kulesi hakkında sayısız efsane var…

    istanbul-gezilecek-yerler-kiz-kulesi
    İstanbul denince akla ilk gelenlerden…

    İstanbul’un en romantik simgelerinden olan Kız Kulesi, 2000 yılında restore edilerek bir restoran olarak hizmet vermeye başladı. Üsküdar sahilden teknelerle 5 dakikada ulaşılan Kız Kulesi’nde evlenme teklif etmek, İstanbul’un adetlerinden biri haline geldi. Kız Kulesi’ni gezmek için restoranda yemek yeme şartı bulunmuyor, yalnızca tekneyle geçiş ücretini ödeyerek, Kız Kulesi’ni yakından görebilirsiniz.

    Üsküdar Salacak ve Kabataş’tan Kız Kulesi’ne tekne ile gitmek için Üsküdar Salacak iskelesinden 09.00-18.45 saatleri arasında her gün; Kabataş’tan 09.00-18.45 saatleri arasında sadece hafta sonu seferler yapılıyor.

    İstanbul’da Gezilecek Tarihi Camiler
    Yüzyıllarca Osmanlı İmparatorluğu’na başkentlik yapan İstanbul, köklü geçmişini ve ihtişamını birbirinden özel mimari yapılarıyla pahalı bir gerdanlık gibi sergiliyor. Osmanlı mimarisinin, zenginliğinin ve estetiğinin en önemli yansımalarını ise her biri güzelliğiyle insanı manevi bir yolculuğa çıkaran camilerde görmek mümkün.

    İstanbul'da Gezilecek Tarihi Camiler
    İstanbul’daki ilk camiler, şehrin 1453’te fethedilmesinden sonra Bizans’tan kalan kiliselerin bir kısmının camiye dönüştürülmesiyle oluşturulmuş. Bu şekilde kısa vadede şehrin Müslüman halkının ibadethane ihtiyacı karşılanmış ancak Müslüman nüfusun artmasıyla doğan cami ihtiyacı, Osmanlı mimarisinin en muhteşem eserlerinin ortaya çıkmasına vesile olmuş.

    “İstanbul’da kaç tane camii var?” diye merak edenler için dipnot: Bugün İstanbul’da 3 bini aşkın cami bulunuyor ve İstanbul’da gezilecek camilerin sayısı hiç de az değil. Büyük kısmı yüzyıllara meydan okuyan bu camilerin tamamını görmek mümkün değil, ancak İstanbul’un en güzel camilerini temsil eden birkaç örneği mutlaka görmek gerek.

    1. Süleymaniye Camii
    Dünyanın tanıdığı ismiyle Muhteşem Süleyman, yani Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1551-1557 yılları arasında Mimari Sinan’a yaptırılan Süleymaniye Camii, Beyazıt’ta yer alıyor.

    İstanbul'da Gezilecek Tarihi Camiler: Süleymaniye Camii
    Büyük bir alana kurulu Süleymaniye Külliyesi; medreseler, hazire, hastane, sıbyan mektebi, hamam, kütüphane, imaret ve dükkânlarla beraber Süleymaniye Camii’nden oluşuyor. Mimar Sinan, Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan’ın türbeleri, Süleymaniye Külliyesi’nde yer alıyor.

    Süleymaniye Camii hakkında ilginç bilgiler edinmenin en iyi yolu camiyi gidip bizzat görmek. Camiyi böcek ve akrep istilasından koruyan devekuşu yumurtaları, Mimari Sinan’ın haftalarca boş küplerle hesapladığı akustik ve yağ kandillerinin isinden mürekkep üretilmesi gibi birçok yaratıcı fikir, hayranlığınızı ikiye katlayacak.

    2. Sultanahmet Camii
    İstanbul’un en ünlü camisi hangisidir diye sorarsanız, pek çok kişiden Sultanahmet Camii yanıtını alırsınız. Tüm dünyanın Mavi Cami (Blue Mosque) adıyla tanıdığı Sultanahmet Camii, 6 minaresi ve içini süsleyen mavi İznik çinileriyle ünlü.

    İstanbul'da Gezilecek Tarihi Camiler: Sultanahmet Camii
    Osmanlı Padişahı I. Ahmet tarafından 1609-1617 yılları arasında Mimar Sedefkâr Mehmed Ağa’ya yaptırılan Sultanahmet Camii, Ayasofya’nın tam karşısında yer alıyor ve güzelliğiyle ona meydan okuyor. Klasik Osmanlı mimarisinin en önemli eserlerinden biri olan Sultanahmet Camii, ihtişamını büyüklüğünden değil zarafetinden alıyor.

    3. Eyüp Sultan Camii
    İstanbul’daki en önemli camilerden biri olan Eyüp Sultan Camii, Haliç’te yer alıyor. Hz. Muhammed’in bayraktarlığını yapan Ebu Eyyûb el-Ensarî’nin 7. yüzyılda İstanbul kuşatması esnasında şehit düşerek buraya defnedildiğine inanılıyor. Eyüp Sultan Türbesi’nin hemen yanına inşa edilen Eyüp Sultan Camii İstanbul’un fethinin ardından 1458’de Fatih Sultan Mehmet’in emriyle yapılmış.

    İstanbul'da Gezilecek Tarihi Camiler: Eyüp Sultan Camii
    Fatih Sultan Mehmet başta olmak üzere pek çok Osmanlı padişahının kılıç kuşanma törenine ev sahipliği yapan cami, hafta sonları, dini bayramlarda ve kandillerde on binlerce kişi tarafından ziyaret ediliyor.

    4. Ortaköy Camii
    İstanbul Boğazı’nın kıyısında yer alan Büyük Mecidiye Camii, Ortaköy Meydanı’nda yer aldığı için halk arasında Ortaköy Camii olarak anılıyor. 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nün Avrupa ayağına yakın cami, küçük ama zarif görüntüsüyle İstanbul’un en güzel manzaralarından birine fon oluşturuyor.

    İstanbul'da Gezilecek Tarihi Camiler: Ortaköy Camii
    Neo-Barok mimari tarzda inşa edilen Büyük Mecidiye Camii, Sultan Abdülmecit tarafından Nigoğos Balyan ve Garabet Amira Balyan’a yaptırılmış. 1853’te inşası tamamlanan cami, alışılagelmişin dışında büyük pencereleriyle Boğaz’ın rengarenk ışıklarının içeriyi aydınlatmasıyla muhteşem bir görünüme kavuşuyor.

    İstanbul’un farklı semtlerinde her biri farklı yüzyıllarda, farklı mimarların hayal gücüyle inşa edilen bu tarihi camiler, dünyanın her yerinden milyonlarca insanı kendilerine hayran bırakmaya devam ediyor.

    5. Fatih Camii
    İstanbul’un ilk selatin camisi yani sultan tarafından yaptırılan camisi olan Fatih Camii, İstanbul’un fethinden 10 yıl sonra Mimar Yusuf Sinan’a (Sinan-ı Atik) yaptırılmış. İstanbul’un 7 tepesinden 4’üncüsünde yer alan Fatih Külliyesi’nde medreseler, darüşşifa, kervansaray, imarethane, kütüphane ve hamam bulunuyor.

    İstanbul'da Gezilecek Tarihi Camiler: Fatih Camii
    Bizans İmparatorları’nın mezarlarının bulunduğu tepeye, inşa edilen cami, İstanbul’da Osmanlı Devri’nin başladığının en büyük göstergelerinden biri olarak tasarlanmış.

    Ne yazık ki bugün ziyaret ettiğimiz cami, Fatih Sultan Mehmet yaptırdığı orijinal yapının kendisi değil. 1766 depremiyle yıkılan caminin yerine yapımı 1771’de tamamlanan ve günümüze ulaşan cami, Barok esintiler taşıyor. Fatih Sultan Mehmet’in türbesinin de yer aldığı hazirede birçok ünlü devlet adamının mezarı yer alıyor.

    6. Eminönü Yeni Cami
    Eminönü’nde denizin kıyısında yer alan Yeni Cami ya da Valide Sultan Camii’nin inşasına 1597 yılında Sultan III. Murat’ın eşi Safiye Sultan’ın emriyle başlanmış ancak 1665’te zamanın padişahı IV. Mehmet’in annesi Turhan Hatice Sultan’ın bağışlarıyla tamamlanmış.

    İstanbul'da Gezilecek Tarihi Camiler: Eminönü Yeni Cami
    Aslında 400 yıllık olan cami, Süleymaniye ve Sultanahmet camilerinden sonra inşa edildiği için “Yeni Cami” adıyla anılmaya başlanmış.

    Yeni Cami, iç mimarisi Süleymaniye ve Sultanahmet camilerininki kadar başarılı olmasa da hala İstanbul’da gezilecek en popüler camilerden biri. İstanbul’un siluetini çizen önemli simgelerden biri olan Yeni Camii, güvercinleriyle de ünlü. Eminönü’ne yolu düşenler için Yeni Cami’nin önünden kuşlara yem atmak, adeta bir geleneğe dönüşmüş.

    7. Nuruosmaniye Camii
    Çemberlitaş’tan Kapalıçarşı’nın girişine doğru yürürken solunuzda kalan Nuruosmaniye Cami, İstanbul’un 2. tepesinde yer alıyor. Diğer tarihi camilere göre ebatları biraz daha küçük olsa da Nuruosmaniye zarafeti ve pencerelerindeki göz alıcı vitraylarıyla mutlaka görülmesi gereken bir estetiğe sahip.

    İstanbul'da Gezilecek Tarihi Camiler: Nuruosmaniye Camii
    Nuruosmaniye Cami, giriş kapısının tutacaklarındaki dualardan tutun içinde yer alan paha biçilemez hat levhalarına kadar Osmanlı estetiğini yansıtan sayısız detayla donatılmış. Cami, içinin büyük ölçüde mermer kaplı olması ve Osmanlı’nın ilk barok camisi olmasıyla da ayrı bir öneme sahip.

    8. Arap Camii
    Karaköy’de hırdavatçılar çarşısının içinde saklı kalmış olsa da İstanbul’un en farklı mimarisine sahip camilerinden biri de Arap Cami. Kare formundaki yüksek kulesiyle dikkat çeken Arap Cami, İstanbul’da ilk ezanın okunduğu yer olmasıyla büyük önem taşıyor.

    Emevilerin İstanbul’u kuşattıkları 7 yıllık süreçte 717 yılında inşa ettikleri düşünülen caminin, Bizanslılar tarafından kiliseye dönüştürüldüğü tahmin ediliyor. İstanbul’un fethiyle yeniden cami olarak ibadete açılan yapı, yalnızca tavanındaki muhteşem ahşap oymaları için bile görülmeye değer.

    İstanbul’un En Güzel Manzaralarına Nazır Seyir Terasları
    Dünyanın en nefes kesici şehirlerinden biri hiç kuşkusuz İstanbul. İki ayrı denize bakan kıyıları ve bu iki denizi kavuşturan İstanbul Boğazı ile bu şehir, hayal gücü en geniş ressamların bile düşleyemeyeceği güzelliklerle bezenmiş.

    İstanbul’un En Güzel Manzaralarına Nazır Seyir Terasları
    İstanbul’un en güzel manzaralarını zihninize kazıyabileceğiniz, ister çay ve simitle, ister şık bir akşam yemeğiyle manzaranın tadına varacağınız birçok özel mekan arasından en tanınmışlarına göz atmaya ne dersiniz. İşte İstanbul’un en popüler manzara terasları!

    1. Pierre Loti Tepesi
    Gün batımının kızıllığında Haliç’in muhteşem manzarası, kırmızı-beyaz pötikareli örtüler serilmiş küçük ahşap masalar ve sandalyeler… Nostalji sizin için de sıradan bir kelimenin çok ötesinde, hatta bir yaşam tarzıysa Pierre Loti Tepesi, İstanbul’da mutlaka görmeniz gereken yerlerin başında geliyor.

    İstanbul Seyir Terasları:Pierre Loti Tepesi
    Eyüp Sultan Camii’ni ve Türbesi’ni ziyaret edenler, derin bir nefes almak için teleferikle Pierre Loti Tepesi’ne çıkarak yaz günlerinde bir şişe gazozla serinleyip, kışın demli bir çayla içini ısıtıyor. Pek çok filmin ve dizinin etkileyici sahnelerine fon olan Pierre Loti Tepesi’ne Gaziosmanpaşa merkezden kalkan Pazariçi minibüsleriyle ya da Eyüp sahilden Eyüp – Pierre Loti Teleferiği ile gidebilirsiniz.

    2. Çamlıca Tepesi
    “İstanbul Anadolu Yakası’nda hafta sonu nereye gidilir?” sorusuna verilebilecek en klasik cevaplardan biri Çamlıca Tepesi. Büyük Çamlıca olarak da anılan tepe deniz seviyesinden yaklaşık 300 metre yükseklikte yer alıyor ve hem Boğaz’ı hem de Marmara Denizi’ni görüyor.

    İstanbul Seyir Terasları: Çamlıca Tepesi
    Yakın zamanda üzerinden kaldırılması planlanan TV kuleleri ve Türkiye’nin en büyük camisi olan Çamlıca Camii, Çamlıca Tepesi’nde yer alıyor. Üsküdar sırtlarındaki Çamlıca Tepesi’nde yeşillikler içinde yürüyüş yaptıktan sonra manzaranın tadını çıkarabileceğiniz birçok kafe ve restoran var.

    Büyük Çamlıca Tepesi’ne M5 Yamanevler -Üsküdar metro hattını kullanarak ya da Turistik Çamlıca Tesisleri durağından geçen İETT otobüsleriyle kolayca gidebilirsiniz.

    4. Otağtepe Parkı
    Panoramik İstanbul manzarası sunan bir diğer tepe, Beykoz Korusu içinde kalan Otağtepe Parkı. Hem Rumeli Hisarı’nı hem de Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nü kadraja alarak muhteşem İstanbul fotoğrafları çekebileceğiniz bu parkta, hafta sonları uygun fiyatlarla serpme kahvaltı sunan birçok mekan bulunuyor.

    İstanbul Seyir Terasları: Otağtepe Parkı
    Beykoz sırtlarında yer alan Otağtepe Parkı’nın resmi adı ise Fatih Korusu TEMA Vehbi Koç Doğal Külltür Merkezi. Otağtepe Parkı’nda yer alan tesisler, düğünler ve özel organizasyonlar için de hizmet veriyor. Otağtepe Parkı’na gitmek için Üsküdar’dan 15 M hatlı otobüse, Kadıköy’den 14 M hatlı otobüse binebilirsiniz.

    5. Galata Kulesi
    Dış görünüşüyle nefes kesen, İstanbul’un en ünlü yapılarından biri olan Galata Kulesi, terasından muhteşem İstanbul manzaraları sunuyor. İstanbul’a Galata Kulesi’nden bakmak isteyenler yılın dört mevsimi kulenin girişinde uzun kuyruklar oluşturuyor. Dileyenler Galata Kulesi’nin 9. katında yer alan restoranda manzaraya karşı akşam yemeklerinin tadını çıkarıyor.

    İstanbul Seyir Terasları: Galata Kulesi
    67 metre yüksekliğe sahip olan Galata Kulesi’nin toplam 9 katı bulunuyor. Ziyaretçiler kulenin ilk 7 katını asansörle, kalan 2 katı ise merdivenlerle çıkıyor. Kuleden merdivenlerle iniliyor. Galata Kulesi’ne İstiklal Caddesi’nin sonunda yer alan Tünel Meydanı’ndan ya da Karaköy Bankalar Caddesi’nden kısa bir yürüyüşle ulaşmak çok kolay.

    6. Safir Kule
    İstanbul’un en yüksek binası olan Safir Kule, İstanbul’a en yüksekten bakabileceğiniz yer olarak öne çıkıyor. Tam 66 katlı olan binanın yüksekliği 261 metre. Bir alışveriş merkezi ve rezidans olarak inşa edilen bina, Büyükdere Caddesi üzerinde, Çeliktepe’de yer alıyor.

    İstanbul Seyir Terasları: Safir Kule
    Binanın en üst katında yer alan seyir terası, heyecan verici yüksekliğiyle farklı bir İstanbul panoraması sunuyor. Saatte 20 km hızla giden asansörle Safir Seyir Terası’na çıkmak için cüzi bir ücret ödemeniz gerekiyor. Manzaranın tadını doyasıya çıkarmak isteyenler için terasta bir de kafe bulunuyor.

    İstanbul’daki Popüler Park ve Bahçeler
    İstanbul’da hayatın koşturmacasından, bir yerlere yetişme telaşından arınmak ve doğayla bütünleşmek neredeyse lüks haline geldi. Özellikle hafta sonu bir ağaç altında oturmak, çıplak ayakla toprağa basmak için bazen kilometrelerce yol gitmeyi göze almak gerekiyor sanıyoruz. Aslında İstanbul’da farkında olmadığımız ya da es geçtiğimiz o kadar çok yeşil alan var ki…

    istanbulun-en-guzel-park-ve-bahceleri
    Siz de “Hafta sonu çocuklarla İstanbul’da nereye gidilir?” ya da “İstanbul’da nerede piknik yapılır?” sorularına cevap arıyorsanız bu yazı sizin için. İstanbul’un en güzel korularından, park ve bahçelerinden isterseniz size en yakın olanı isterseniz daha önce hiç gitmediğinizi seçin. Kendinize bir güzellik yapın ve ilk fırsatta tüm yorgunluğunuzu çimlerin üzerine bırakın.

    İstanbul Avrupa Yakasında Gezilecek En Güzel 10 Park ve Bahçe
    1. Bakırköy Botanik Parkı
    İstanbulluların genellikle sahili ve çarşısıyla tanıdığı Bakırköy, E-5’in yanı başında İstanbul’daki en büyük parklardan birine ev sahipliği yapıyor. İçinde çocuk parklarının, üzerinde keyifle vakit geçirebileceğiniz çimenliklerin yer aldığı parkta fotoğraf çekilen gelin ve damatlara da denk gelebilirsiniz.

    istanbulun-en-guzel-park-ve-bahceleri-bakirkoy-botanik-bahce
    2. Beylikdüzü Yaşam Vadisi
    İstanbul’da merkezden biraz uzak kaldığı için mizah malzemesi olan Beylikdüzü’nde yaşayanlar çok şanslı. İrili ufaklı birçok korunun yer aldığı semte, yakın zamanda dev bir Yaşam Vadisi kuruldu. İçinde göz alabildiğine uzanan alan tamamlandığında New York’taki Central Park’tan büyük olacağı söyleniyor. İçinde konserlerin verildiği amfitiyatro, Japon bahçesi, kafeler ve restoranlar, atıştırmalık satan tezgahların bulunduğu park, Cumhuriyet Mahallesi’nde yer alıyor.

    3. Belgrad Ormanı
    Belgrad Ormanı için İstanbul’un akciğeri desek, abartmış olmayız. İstanbul’un kuruluşundan beri şehrin suyunu sağlayan bentleri, çeşmeleri ve zengin orman varlığıyla doğal bir cennet. Şimdilerde özellikle uzun koşu parkuruyla yeniden popüler yeşil alanlar arasına giren Belgrad Ormanı, İstanbul’da görülecek yerlerin başında geliyor.

    istanbulun-en-guzel-park-ve-bahceleri-belgrad-ormani
    4. Yeşilköy Sahili ve Rönepark
    İstanbul’un en eski semtlerinden olan Yeşilköy, deniz kıyısında genellikle alçak katlı binaların yer aldığı ferah semtlerden biri. Yeşilköy sahilinde yer alan Rönepark da yeşile doyacağınız İstanbul parklarından biri. Yanınıza simidinizi, poğaçanızı, kahvaltılıklarınızı alıp, parktan demli bir çayla Yeşilköy’de deniz kenarında kahvaltı etmenin tadını çıkarın. Sonra sahilde uzun bir yürüyüş yapıp, çimlere uzanırsınız. Yeşilköy’ün merkezindeki parka Bakırköy-Yeşilköy minibüsleriyle kolayca ulaşabilirsiniz.

    5. Gülhane Parkı
    Benim çocukluğumda büyük bir hayvanat bahçesine ev sahipliği yapan Gülhane Parkı, aslında Topkapı Sarayı’nın arka bahçesi olarak yüzyıllardır varlığını sürdürüyor. Göğe uzanan ceviz ağaçlarının altında güzel bir yürüyüş yapıp, çay bahçesinde tazecik bir çay içebileceğiniz Gülhane Parkı, İstanbul’un göbeğinde, Sultanahmet Meydanı’nın biraz altında kalıyor.

    istanbulun-en-guzel-park-ve-bahceleri-gulhane-parki

    6. Emirgan Korusu
    İstanbul ve lale kelimeleri yan yana geldiğinde akla ilk gelen yer elbette Emirgan Korusu. İstanbul Boğazı’nın ferah atmosferinde her yıl baharda binlerce lale ile renkten renge bürünen koru, her mevsim ayrı güzel. Emirgan Korusu’na nasıl gidilir diye merak edenler için Beşiktaş sahilinden Sarıyer’e giden tüm İETT otobüsleri Emirgan Korusu’ndan geçiyor. Ayrıca Taksim’den, Mecidiyeköy’den ve Zincirlikuyu’dan tek otobüsle koruya ulaşım sağlanıyor.

    istanbulun-en-guzel-park-ve-bahceleri-emirgan
    7. Bahçeşehir Gölet Parkı
    Dev binaların ve gökdelenlerin arasında biraz nefes almak isteyen Bahçeşehirliler, soluğu Bahçeşehir Gölet Parkı’nda alıyor. Yapay bir göletin etrafındaki geniş yeşil alanıyla öne çıkan parkta çeşitli restoranlar, oyun parkları, özel kulüpler, çay bahçesinin yanı sıra çeşitli gösteri ve konserlere ev sahipliği yapan Arena Sahnesi yer alıyor.

    8. Yıldız Korusu
    Diyelim ki güneşli bir hafta sonu sabahına uyandınız ve kahvaltıya nereye gitsek diye düşünmeye başladınız. Beşiktaş sahilinden Ortaköy’e giden o muhteşem yolda yürümenin tadına vararak, Yıldız Korusu’nda yer alan Malta Köşkü’nde ya da Çadır Köşkü’nde ortalama fiyatlarla açık büfe kahvaltının tadını çıkarabilirsiniz.

    istanbulun-en-guzel-park-ve-bahceleri-yildiz-parki
    9. Maçka Parkı
    Bir ucundan bir ucuna teleferikle çıkarak manzaranın tadını çıkarabileceğiniz Maçka Parkı, İstanbul’un orta yerinde unutulmuş bir vaha gibi yeşile hasret kalanları bekliyor. Maçka Parkı’nın Dolmabahçe’ye bakan tarafında yer alan Küçükçiftlik Park, yıl boyunca sayısız konsere ve etkinliğe sahne oluyor.

    istanbulun-en-guzel-park-ve-bahceleri-macka-parki
    10. Atatürk Arboretumu
    Sarıyer, Bahçeköy’de yer alan Atatürk Arboretumu, Türkiye’nin ilk canlı ağaç müzesi olarak tanımlanabilir. 1940’lı yıllarda farklı ülkelerden ve egzotik bölgelerden ağaçların burada dikilmeye başlanmasıyla oluşturulan arboretum, yeşilin binbir tonuyla ve kuş cıvıltılarıyla görülmeye değer. Atatürk Arboretum’u hakkında daha detaylı burada.

    İstanbul Anadolu Yakasında Gezilecek En Güzel 10 Park ve Bahçe
    1. Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi
    Ataşehir’de otoyol kavşaklarının arasında yer alan Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi, şehrin ortasında benzersiz bir vaha olarak görenleri kendine hayran bırakıyor. Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi, Türkiye’deki en zengin bitki çeşitliliğine sahip botanik bahçelerden biri. Yıl boyunca park içinde düzenlenen birbirinden keyifli kurslar ve atölyelere katılarak keyifli vakit geçirebilirsiniz. “Lütfen çimlere basınız” tabelalarıyla yüzünüzde gülümseme oluşturacak Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi’ne giriş ücretsiz.

    istanbulun-en-guzel-park-ve-bahceleri-nezahat-gokyigit-botanik-parki
    2. Göztepe 60. Yıl Parkı
    Anadolu Yakası’nda Göztepe’de, Bağdat Caddesi ve sahil yolu arasında yer alan Göztepe 60. Yıl Parkı, İstanbul’da toplu taşımayla en kolay gidebileceğiniz yeşil alanlardan biri. İçerisinde rengarenk balıkların yüzdüğü akvaryumları, mevsimine göre farklı renklere bürünen çiçek bahçeleri, küçük denizcilerin aklını başından alacak oyun teknesi ve yaz aylarında ıslanıp ferahlayabileceği fıskiyeleriyle Anadolu Yakası’nın en güzel parkları arasındaki Göztepe 60. Yıl Parkı, yaz aylarında açık hava tiyatro festivallerinden konserlere uzanan birçok keyifli etkinliğe de sahne oluyor.

    istanbulun-en-guzel-park-ve-bahceleri-nezahat-gokyigit-botanik-parki
    3. Fenerbahçe Parkı
    Yaz aylarında gelin ve damatların fotoğraf çektirmek için sıkça tercih ettiği Fenerbahçe Parkı, denizin kıyısında geniş ve ferah bir yeşil alan. Parkın içinde yer alan kafelerde ya da piknik masalarında manzaranın tadını çıkarabilirsiniz. Ayrıca Fenerbahçe Marina’ya yakın olan parkın çevresinde birçok kafe ve restoran da bulunuyor. Fenerbahçe sahilindeki parka, Kadıköy’den Bostancı yönüne sahil yolundan giden otobüslerle ya da sarı dolmuşlarla hızlıca gidebilirsiniz.

    4. İdealtepe 50. Yıl Korusu
    Maltepe’nin İdealtepe Mahallesi’nde yer alan 50. Yıl Korusu, içerisinde yer alan yürüyüş ve koşu parkurları, piknik masaları ve çocuk parklarıyla yaz akşamlarında çamların altında serinliğin tadını çıkarmak isteyenler için bulunmaz bir yer. Parkın oldukça iyi aydınlatılmış olması ve içinde 7/24 güvenliklerin dolaşıyor oluşu, ailelerin rahatça geç vakitlere kadar parkta vakit geçirmelerini sağlıyor.

    Minibüs yolu ile E5’in arasında kalan koruya, Küçükyalı metrosunun İdealtepe çıkışından yürüyerek 10-15 dakikada ulaşmak mümkün.

    istanbulun-en-guzel-park-ve-bahceleri-idealtepe-50.-yil-parki
    5. Maltepe Başıbüyük Piknik Alanı
    Maltepe’den Sancaktepe’ye giden orman yolunu takip ederek gidebileceğiniz Başıbüyük Piknik Alanı, çam ağaçlarının altındaki piknik masalarında rahatça oturup mangal yakabileceğiniz bir alan. Burada yer alan kafe ve restoranlarda dilerseniz uygun fiyatlarla serpme kahvaltı servisi de bulunuyor. Buraya özel aracınızla Maltepe’den Başıbüyük tabelalarını takip ederek kolayca ulaşabilirsiniz.

    6. Polonezköy
    İstanbul Anadolu Yakası’nda hem kahvaltı hem de mangal için en uygun ve ünlü yerlerden biri de Polonezköy. Yaz aylarında birçok kır düğününe de ev sahipliği yapan şık mekanlarıyla öne çıkan Polonezköy, burada üretilen Polonezköy sucuklarıyla da
    Polonezköy’e toplu taşıma bulunmuyor. Özel aracınızla Beykoz’a geldikten sonra Kavacık’tan Polonezköy tabelalarını takip ederek buraya gelebilirsiniz.

    istanbulun-en-guzel-park-ve-bahceleri-polonezkoy
    Anadolu Yakası’ndaki diğer görülmeye değer alternatiflerse şunlar:

    Maltepe Orhangazi Şehir Parkı
    Fethipaşa Korusu
    Kartal Sahili Sis Parkı
    Kavacık Otağtepe Fatih Korusu