Error message

Deprecated function: Array and string offset access syntax with curly braces is deprecated in include_once() (line 20 of /var/www/vhosts/kongrecimantalya.com/httpdocs/includes/file.phar.inc).

şehirler arası ulaşım antalya ankara

şehirler arası ulaşım antalya ankara ulaşım için bize ulaşın sizi adresinizden alalım gideceğiniz yere kadar eşlik edelim. Şehirler arası ve Antalya içi ulaşımlarınız veya transferlerinizde yolculuğunuzu sağlıklı ve konforlu bir şekilde yapmanızı sağlamaktan mutluluk duyarız. Araçlarımız 8 kişilik minibüs , 10 kişilik minibüs , 13 kişilik minibüs , 16 kişilik minibüsler olmak üzere sizin hizmetinize sunulmuştur. Sizin özel araç isteğiniz durumunda vip araçlarımız Mercedes vito vip ve sprinter vip başta olmak üzere olarak hizmetinizdedir.

Antalya ile Ankara arası 485 Km. Bu mesafe arabayla yaklaşık olarak 6 saat 17 dakika sürecektir. Uçak ile seyahat etmeyi planlıyorsanız, 387 Km olan yolculuğu yaklaşık olarak 1 saat sürede tamamlayabilirsiniz.
Ankara, Türkiye'nin başkenti ve en kalabalık ikinci ilidir. Nüfusu 2019 itibarıyla 5.639.076 kişidir. Bu nüfus; 25 ilçe ve bu ilçelere bağlı 1425 mahallede yaşamaktadır. İl genelinde nüfus yoğunluğu 215'tir.
Ankara, Arapça kaynaklarda "Beldei-el Selasil", "Mamuriye" ve "Ma'muriye-i Selâse" olarak geçer. Klasik Yunanca "Anküra" şeklinde telaffuz edilen şehrin adı, Araplar tarafından korunmuştu. Türkler'in Anadolu'ya gelmesinden sonra bu ad "Ankara" ve "Engürü" olarak değişime uğradı, batı dillerine de "Angora" olarak geçti.
Ankara ilk çağlardan itibaren, farklı medeniyetlerin hüküm sürdüğü bir coğrafya ve sürekli bir yerleşmeye sahne olan bir kent… Bugünkü Ankara kentinin kapladığı bölge ve çevresinde yapılan araştırmalar sonucundaki arkeolojik buluntular, Paleolitik dönemden başlamak üzere, Neolitik ve Bakır Çağı boyunca bölgede devam eden toplu yaşamın kültür değerleri olarak kabul edilmişlerdir. Dolayısıyla şehrin yerleşik düzeni çok eskilere dayanmaktadır fakat bütün arkeolojik bulgulara rağmen şehrin kim tarafından ve ne zaman kurulduğu kesin olarak bilinmemektedir.

Ankara ve çevresinin Hititler tarafından ele geçirildiği ve bölgede yerleşik düzene geçtikleri düşünülmektedir. Mürted ovası yakınında Bitik’te bir Hitit yerleşmesi saptanmış ve yapılan kazıda eski Hitit dönemine ait bir yerleşim yeri açığa çıkarılmıştır. Ayrıca, Ankara’nın 60 km güneybatısındaki Gavurkale kalıntıları da Hitit döneminin izleri olarak karşımıza çıkmaktadır.

Hititlerden sonra bölgeye, Frigler hakim olmuştur. Kentteki ilk önemli yerleşmenin Frigler döneminde olduğu tahmin ediliyor. Eski çağ kaynaklarında, efsanelerde, Ankara’nın kurucusu olarak Frig Kralı Midas kabul edilir. Frigler, bölgeye “gemi çıpası” anlamındaki “Ankyra” ismini veriyorlar. Frigler’in başkenti olan Gordion, bugünkü Polatlı ilçesi sınırları içerisinde yer alan Yassıhöyük Köyünde yer almaktaydı.

Friglerden sonra, Ankara ve çevresi, Lidyalıların eline geçmiştir. Lidyalılardan sonra bölgede, Persler egemen olmuştur. Lidya ve Pers döneminde, “Ankyra”ya ilişkin bilgilerimiz sınırlı olsa da, dönemin tamamına ilişkin bilgiler, Ankara’nın önemini göstermektedir. Pers Kralı I. Dareios döneminde yapılmış “Kral Yolu”nun Ankara’dan geçmesi, kenti ticari ve askeri açıdan önemli merkezlerden biri haline getirmişti.

Makedonya Kralı Büyük İskender’in Doğu’ya yaptığı seferler sonucunda bölgede, Persler’den sonra Makedonyalılar hakimiyet kurar. Kaynaklarda, İskender’in, Gordion şehrinden geldiği ve bir süre bölgede ikamet ettiği belirtiliyor.

M.Ö. III. yüzyılda yöreye, Galatlar yerleşir. Ankyra, Galat akıncılarının bir boyu olan Tektosagların başkenti olur.

Roma İmparatoru Augustus’un M.Ö. 25’te, Galatya’yı Roma egemenliği altına alması üzerine, Ankyra, Roma’nın eyaleti Galatya’nın başkenti olmuştur. Bu süreçte, bölge, önemli askeri bir üs haline gelir.

Roma İmparatorluğu’nun ikiye bölünmesinden sonra kent, Doğu Roma İmparatorluğu’nun sınırları içerisinde kalmıştır. Ankara, Bizans döneminde de askeri ve lojistik önemini korumuştur. Bizans döneminde, birçok hakimiyet mücadelesine sahne olan Ankara, çeşitli hakimiyet kurma girişimlerine rağmen 1073’e kadar Bizanslıların hakimiyeti altında kalmıştır.

Selçuklu Hükümdarı Alparslan’ın 1071’de gerçekleşen Malazgirt Meydan Muharebesinde kazandığı zafer ile Türklerin Anadolu’daki kitlesel yerleşimleri başlamıştır. Selçuklular, 1073’te, Malazgirt Zaferinden iki yıl sonra, Ankara’yı feth etmişlerdir. Malazgirt’ten sonra, kent birçok kez Selçuklular, Danişmentliler ve Bizanslılar arasındaki hakimiyet mücadelesine sahne olmuştur. Sultan Alaeddin Keykubat’ın hüküm sürdüğü dönem, Selçukluların en parlak devridir ve kentbu dönemde, büyük imar çalışmalarına sahne olmuştur.

Moğolların Anadolu’yu istilasının ardından, 14. yüzyıl başlarında kent İlhanlıların hakimiyeti altına girmiştir. Kent, Osmanlılar’a geçmeden önce bir süre Ahiler tarafından yerel bir yönetimle yönetilmiştir. Selçuklu Beyleri arasındaki güç savaşları ve Haçlı Seferleri sebebiyle sekteye uğrayan Türkleşme sürecinde önemli rol oynamışlar ve başta Ankara olmak üzere, Anadolu’nun Türkleşmesine katkıda bulunmuşlardır.

Nihayet, Osmanlı topraklarına dahil olan Ankara, bu dönemde de, sınır kenti işlevini sürdürmüştür.

Kentin “Ankyra” adı, İslami devirlerde “Engürü” ve “Angora” biçimlerinde karşımıza çıkarken, kent, 1402 yılında Çubuk Ovasında yapılan Ankara Savaşı’na sahne olmuş ve Ankara bir süre Timur kuşatması altında kalmıştır. Timur’un Anadolu’dan ayrılışından sonra, Mehmet Çelebi, Fetret Devri’nin sonunda padişahlığını ilan edince, Ankara’yı tekrar Osmanlı egemenliği altına almıştır.

Balkan Savaşı ve I. Dünya Savaşı sonrasında güç kaybeden Osmanlı Devleti’nin merkezinin İstanbul’da kalması tehlikeli görülerek başkentin Anadolu’da başka bir kente taşınması konusu gündeme gelmişti. 27 Aralık 1919’da Mustafa Kemal Paşa ve Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyeti Temsiliyesi, Ankara’ya gelerek bir tebliğ ile tüm mebuslara toplantının Ankara’da yapılacağını duyurmuştu.

23 Nisan 1920 tarihinde kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi, hükümet merkezini Ankara olarak ilan etmişti ve Ankara, İstiklal Savaşı’nın idare edildiği bir merkez haline gelmişti. 13 Ekim 1923’te çıkarılan kanun ile Ankara resmen yeni Türkiye’nin yeni başkenti olarak ilan edildi. Böylece kentin bugünkü gelişiminin de önü açılmış oldu.

Milli Mücadele’nin sembol şehri Ankara’da, 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in ilanından sonra hızla imar çalışmalarına başlandı. Köklü bir tarihe ve zengin bir kültürel mirasa sahip, pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış bu güzel ve kadim şehir, yapılan ilk imar çalışmalarıyla daha yeni ve farklı bir görünüme kavuşmuş oldu ve bir kent olarak gelişiminin ilk adımları atılmış oldu.

Ankara Keçisi
Birçok ülkede mohair diye adlandırılan tiftik, bütün dünyaya yurdumuzdan yayılan Ankara keçisinin ürünüdür. Bu nedenle tiftik keçisi dünya edebiyatında
Ankara Keçisi (The Angora Goat) olarak tanınır. Ankara keçisi, 13.
yüzyılda Hazar Denizinin oğusundan Anadolu’ya Türkler tarafından getirilmiştir.
Ankara Tavşanı
Birkaç çiftlikte yetiştirilmektedir ve sayıları ancak bin civarındadır. Ankara tavşanı bir doğumda 4 ile 14 arasına yavru doğurur. Yılda 40 cm uzunluğa ulaşan tüyleri henüz iki-üç aylıkken kırkılır. Yılda ortalama 1 kg yün verir. Tüyü hafiftir ve yüksek ısı tutar. Ankara tavşanından elde edilen Angora yünü, koyun yününe göre sekiz kat daha fazla ısı vermekte ve alerjiye yol açmamaktadır.
Gölbaşı Sevgi Çiçeği
(Centaurea Tchihatcheffii)
İsmi Hipokrat tarafından ortaya atılan ve mitolojik bir yaratık olan Centaur’dan kaynaklanır. Centaur, bedeninin üst kısmı insan, alt bölümü at şeklinde olan mitolojik yaratıktır. Bitki yapısı ile bu yaratık arasında kurulan bir benzerlik sonucu bu bitkiye ünlü botanik bilimci Linnaeus tarafından Centaurea adı verilmiştir. Mogan Gölünün çevresinde yetişir.
Ankara Çiğdemi
Latince adı Crocus olan çiğdem değişik renklere sahiptir. Sadece sarı değil, mor, eflatun, beyaz renkli olanları da vardır. Toprağın altında uykuya dalan soğanı karların erimesiyle birlikte şubat-nisan ayları arısında çiçek açmaktadır.

(Crocus Ancyrensis)
Ankara Armudu
(Pyrus Communis L.)
Üstün meyve kalitesi ve uzun süre depolanabilmesi nedeniyle çok eski zamanlardan beri armut üreticilerinin dikkatini çeken Ankara armutunun dışında yazlık, kışlık, standart ve yöresel olarak 600’ün üzerinde çeşidi bulunmaktadır. Hem ağaç miktarı hem de üretim bakımından ön sıralarda bulunan Ankara, Bursa’dan sonra ülkemizin en büyük armut üreticisi konumundadır.
Ankara Kedisi

Ankara kedisi, Anavatanı Anadolu olan en eski uzun tüylü kedi soylarından birisidir
İçgüdülerine oldukça bağlı ve son derece zekilerdir. Ankara kedisi, Avrupa’da görülen ilk uzun tüylü kedi olarak bilinir.
Ankara kedisi saf ve doğal bir kedi türü olmasının yanı sıra Türkiye'nin ulusal hazinelerinden biri olarak görülür.
ANKARA İlçeleri

AKYURT
ALTINDAĞ
AYAŞ
BALA
BEYPAZARI
ÇAMLIDERE
ÇANKAYA
ÇUBUK
ELMADAĞ
ETİMESGUT
EVREN
GÖLBAŞI
GÜDÜL
HAYMANA
KALECİK
KAZAN
KEÇİÖREN
KIZILCAHAMAM
MAMAK
NALLIHAN
POLATLI
SİNCAN
ŞEREFLİKOÇHİSAR
YENİMAHALLE
Yüzölçümü: 24.521 km²
Nüfusu: 4.007.860 (2000)
Nüfus Yoğunluğu: 163
Şehir Nüfusu: 3.540.522 (2000)
Köy Nüfusu: 467.338 (2000)
Yıllık Nüfus Artış Hızı: %21,37
Yıllık Şehir Nüfus Artış Hızı: %22,15
Yıllık Köy Nüfus Artış Hızı: %15,66
İl Trafik No: 06
İl Telefon Kodu: 312

Hakkında Bilgi

Ankara' nın İlçeleri: Altındağ, Çankaya, Etimesgut, Keçiören, Mamak, Sincan, Yenimahalle, Akyurt, Ayaş, Bala, Beypazarı, Çamlıdere, Çubuk, Elmadağ, Evren, Gölbaşı, Güdül, Haymana, Kalecik, Kazan, Kızılcahamam, Nallıhan, Polatlı ve Şereflikoçhisar' dır.

Coğrafyası: Ankara, doğuda Kırşehir ve Kırıkkale; batıda Eskişehir; kuzeyde Çankırı; kuzeybatıda Bolu ve güneyde Konya ve Aksaray illeri ile çevrilidir.

Ankara, Orta Anadolu' nun kuzeybatısında bulunan Kızılırmak ve Sakarya nehirlerinin kollarının oluşturduğu ovalarla kaplı bir bölgedir. Bu bölgede orman alanları ile step ve bozkır alanlarını bir arada görmek mümkündür.

Akarsu boylarında sıralar halinde görülen iğde, söğüt ve kavak ağaçları step içerisinde yer alır. Ankara çevresinde plato üzerinde yükselen münferit dağlar ile kuzeydeki dağlık sahada ise yağışlardaki artış yüzünden orman örtüsü kendini belli etmeye başlar.

İklimi: Güneyde İç Anadolu ikliminin bariz özellikleri olan step iklimi, kuzeyde ise Karadeniz ikliminin ılıman ve yağışlı halleri görülebilir. Kara ikliminin hüküm sürdüğü bu bölgede kış sıcaklıkları düşük, yaz ise sıcak geçer.

Tarihçesi: Orta Anadolu' nun kalbinde, Türkiye Devletine başkentlik yapan Ankara, yeni kurulmuş cumhuriyetin yeni hükümetine ev sahipliği yapma görevine cumhuriyetin kurucusu Atatürk tarafından layık görülmüştür.

Ankara ve çevresinin tarihi Bronz çağındaki Hatti Uygarlığına kadar gider. İsa' dan önce ikinci bin yılda Hititler bölgenin hakimi durumuna gelmiş ve onları sırası ile Frigyalılar, Lidyalılar ve Persler izlemiştir. İsa' dan önce üçüncü yüzyılda, bir Kelt ırkı olan Galatlar Ankara' yı başkent yapmıştır.

İlin tarihteki ismi "Ankyra" dır. Galatlar Ankara' yı ilk defa başkent olarak kullanmışlardır. Hitit döneminin küçük bir şehri olduğu bilinmekle birlikte, bu yörede bu döneme ait herhangi bir eser bulunmamıştır. Frig çağından sonra şehir sırasıyla Pers, Büyük İskender, Galat dönemlerini yaşamıştır. M.Ö. 25 yılında İmparator Augustus şehri Galatia krallığıyla beraber Roma imparatorluğuna bağlamıştır.

VII. ve VIII. yüzyıllarda İslamiyetin doğuşuyla birlikte şehir Pers ve Arap akımlarına maruz kalmıştır.871-893 tarihleri arasında birkaç kez el değiştirir. 1127' de şehir kesin olarak Türk hakimiyetine girer ve adı "Engüriye" olur. 1402' de Yıldırım Beyazıt ve Timurlenk arasındaki Ankara Savaşında şehir kısa bir süre Moğol hakimiyetinde kalır. Ancak 1414' de kesin olarak Osmanlı hakimiyetine girer.

Kurtuluş savaşı sırasında 1920' de Ankara merkez üs olarak seçilir ve 1923' te Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından coğrafi, stratejik, siyasi ve Kurtuluş Savaşındaki merkez üs özellikleri nedeniyle başkent ilan edilir. O günlerde Avrupa' dan şehir mimarları getirilerek bugünkü modern Ankara' nın temelleri atılır.

Ne Yenir: Eski Ankara mutfağı evin en büyük kısmını meydana getirir. Bir tarafta ocak ve tandır, bir tarafta kışlık erzakın muhafaza edildiği kiler bulunurdu. Ankara yemekleri oldukça çeşitlidir. Çorbalar; aş, dutmaç, keşkek, miyane, sütlü, tarhana ve toyga çorbaları, et yemekleri; Ankara tavası, alabörtme, calla, çoban kavuması, ilişkik, kapama, orman kebabı, patlıcanlı et, sızgıç, siyel, siper, pilavlar; bici, bulgur pilavı, oğmaç aşı, pıt pıt pilavı, dolmalar; efelek dolması, mantı, şirden dolması (humbar), yalancı dolma, börekler- çörekler; alt-üst böreği, ay böreği, bohça, entekke böreği, hamman, kaha, kol böreği, papaç, Pazar böreği, tandır böreği ve yalkı yemeklerden bazılarıdır.

Ne Alınır: Ankara' da alışveriş merkezleri Ulus, Kızılay ve Kavaklıdere' de yoğunlaşmıştır. Ankara' yı ziyaret edenlerin gezmekten hoşlandıkları bir yer, Ulus yakınlarındaki Çıkrıkçılar Yokuşu ve buradaki dükkanlardır.

Ulus Kale çevresi, Samanpazarı ve Çıkrıkçılar Yokuşu kesimlerinde dokuma, bakır, çömlek, hasır, deri gibi geleneksel el sanatları ürünleri, çeşitli takı, süs, hediyelik ürünler ve her türlü antika eşyanın satıldığı alışveriş mekanları bulunmaktadır.

Bakırcılar Çarşısı' nda bir sürü eski ve yeni eşya, bakırın ve mücevheratın yanı sıra giysiler antikalar ve süs eşyaları bulunabilir. Kale kapısına yapılan yürüyüş sonunda baharat, kurutulmuş meyve, kuruyemiş ve diğer birçok ürünün satıldığı tezgahlara gelinir.

Modern alışveriş bölgeleri genelde Kızılay' da, Tunalı Hilmi Caddesi' nde ve Çankaya Atakule' de yer alır. 125 m. yüksekliği ile Atakule şehrin tümüne hakimdir; döner lokantası tüm şehrin görüntüsünü gözler önüne serer. Kavaklıdere' deki Karum alışveriş merkezinde Türkiye' nin en seçkin mağazaları yer alır. Ayrıca, yeme-içme, eğlence tesisleriyle alışveriş dışında rekreasyon olanakları sunmaktadır.

Ankara' ya nasıl gidilir?

Karayolu: Ankara' dan Türkiye' nin her tarafına otobüsle ulaşım olanağı vardır.
Havayolu: Uluslararası Ankara Esenboğa Havalimanı, şehir merkezine 25 km. mesafededir. Ulaşım HAVAŞ servisleriyle sağlanmaktadır.
Demiryolu: Ankara-İstanbul, Ankara-İzmir, Ankara-Balıkesir, Ankara-Isparta-Burdur, Ankara-Zonguldak, Ankara-Adana, Ankara-Elazığ-Diyarbakır güzergahlarında trenle ulaşım mevcuttur.
Türkiye Cumhuriyetinin başkenti, ikinci büyük şehri. Nüfus bakımından İstanbul’dan, yüzölçümü bakımından da Konya’dan sonra ikincidir. Bolu, Çankırı, Kırıkkale, Kırşehir, Konya, Aksaray ve Eskişehir arasında yer alır. 38°33' ve 40°47' kuzey enlemleri ile 30°52' ve 34°06' doğu boylamları arasındadır. Batıdan doğuya, kuzeyden güneye transit yolların düğüm noktasıdır. Büyük bir kısmı İç Anadolu bölgesinde, diğer kısmı da Batı Karadeniz bölgesindedir. Telefon kod numarası (312) dir. Ankara ismi için muhtelif rivayetler vardır. Her millet kendine göre mana vermiştir. Frigyalılar (gemi çıpası) manasına gelen “Amküra” demişlerdir. Romalılar “Aneyre” demişler, Yunanlılar (koruk) manasına gelen “Agurida” veya (hıyar) manasına gelen “Anguri” ismini vermişlerdir. M.Ö. üçüncü asırda “Appoloyons” isimli bir tarihçinin Ankara ile ilgili iddiaları doğru değildir. Bu tarihçiye göre, Galatlarla Pontus birleşerek Mısır’a sefer yapmışlar. Kazandıkları zaferin hatırası olarak bir gemi çıpasını alıp dönüşlerinde Ankara’yı kurmuşlardır. Halbuki Ankara, Frigya ve Hitit devrinde bilinen bir şehirdir. Frikçe’de “Ank” (kıvrıntı) manasına gelir. Persler ve İlhanlılar, Farsça üzüm manasına gelen “Engür”, Araplar “Enguriye” ismini kullanmışlardı. Selçuklular “Zatül Selasil”, Osmanlılar ise “Angara” ve nihayet “Ankara” demişlerdir.
Ankara’nın geçmişi çok eski devirlere dayanır. Nitekim Bağlum, Çubuk Barajı ve Maltepe'deki kazılarda eski çağlara ait eşyalar bulunmuştur. Alatlıbel ve Etiyokuşu, eski çağlardan kalma köylerdir. Ankara’nın bilinen tarihi Hititlere dayanır. Hitit İmparatorluğu Anadolu’ya hakim olunca, Ankara’ya 160 km uzaklıktaki Hattuşaş’ı (Bogazköy) başkent yaptı; bu sebepten Ankara Kalesinde Hititlere ait izler vardır.

Hitit İmparatorluğunun yıkılışından sonra M.Ö. sekizinci asırda Anadolu'ya hakim olan Frigyalılar, Ankara’ya sahip olmuşlardır. Frigyalılar şehirlerini yığma topraklarla yapılmış tepeler (höyükler) üzerine kurmuşlardır. Orman Çiftliği civarında 20’ye yakın yığma tepede Frigyalılara ait mezar ve eşyalar bulunmuştur. Frig kralı Gordius’un oğlu Midas, Ankara’yı genişletmiştir. Ankara, Avrupa-Asya arasında göç, ticaret ve fetih yolları üzerinde olduğundan, Lidyalılar, Persler, Galatlar, Bergamalılar, Makedonya kralı Büyük İskender’in ve Romalıların istilasına uğramıştır. Roma İmparatorluğu (M.S. 189-395) idaresi altında iken Roma’nın bölünmesi üzerine 395-684 arasında Doğu Roma (Bizans) idaresinde kalmıştır. 684 senesinde İslam ordusu Ankara'yı ele geçirmiştir. Ankara kalesinde pekçok Eshab-ı kiramın kabirleri vardır (yerleri belli değildir). Abbasiler devrinde, Halife Harun Reşid zamanında Ankara bütünüyle feth edilmiştir. Bundan sonra Ankara zaman zaman müslümanlarla Bizanslılar arasında el değiştirmiştir.

1071 Malazgirt Meydan Savaşında Alparslan Bizans ordularını yenip bozguna uğratınca, Selçuklu Türkleri hızla Anadolu’yu feth ettiler. 1073’de Ankara’yı ele geçirdiler. Bizanslılar, Ankara’yı geri almak için iki defa saldırdılarsa da hezimete uğradılar. İlhanlılar, Selçuklu ülkesini istila edince, Ankara 40 sene İlhanlıların elinde kaldı. 1210 Moğol istilasında Sultan İkinci Gıyaseddin Keyhüsrev, Ankara kalesine sığındı. 1341’de Anadolu’da çıkan karışıklıklarla “Ahi Teşkilatı” Ankara’nın siyasi iktidarını ele geçirdi. Huzur ve güven sağlandı. 1354’te Ahiler kendi istekleri ile Ankara’yı Orhan Gazi zamanında oğlu ve Rumeli fatihi Süleyman Paşaya devrettiler. Böylece Ankara 1354’te Osmanlı Devletinin toprağı oldu.

İstiklal Savaşı’nda Milli mücadelenin merkezi, karargahı, 23 Nisan 1920’de açılan Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma yeri, 13 Ekim 1923’de de yeni cumhuriyetin başkenti olmuştur.
Ankara ili Orta Anadolu yaylasının kuzeyinde, İç Anadolu’nun yukarı Sakarya bölgesinde yer alır. Dünyanın nüfusu ve kapladığı yer bakımından en hızlı büyüyen şehirlerinden biridir. Bozkırda modern bir başkenttir. Ortalama yüksekliği deniz seviyesine göre 900-1000 metredir. Ovaları azdır, platoları ve dağları yüzölçümünün % 80’ini teşkil eder. Ovaları ise yüzölçümünün % 15’ine yakındır. Platolardaki ormanlık saha gittikçe artmakta ve 300 bin hektara yaklaşmaktadır.

Dağları: Dağları çok yüksek olmayıp, en yüksek dağı 2034 metre ile Yıldırım Dağıdır. Kuzey kısmı diğer yönlere göre daha yüksek ve dağlıktır. Bu kısmını Batı Karadeniz bölgesinden gelen Köroğlu dağları kaplar. Ankara’nın başlıca dağları şunlardır: İdris Dağı (1992 m), Aydos Dağı (1879 m), Abdüsselam Dağı (1610 m), Elma Dağ (1761 m), Mire Dağı (1635 m), Dinek Dağı (1742 m), Hızır Dağı (1688 m), Çile Dağı (1440 m), Yıldırım Dağı (2035 m).

Ovaları: En geniş ovası 300 km uzunluğunda ve 10-15 km genişliğinde Ankara Ovasıdır. Doğusunda Hüseyingazi Dağı ve yaylası vardır. Çubuk ovası 20 km uzunluğunda ve 15 km genişliğindedir. 300 kilometrelik bir yer kaplar. Haymana Ovası ve yaylası, Mürted Ovası, 20 km uzunluğunda ve üç kilometre genişliğinde bir ovadır. Mühim vadileri ise Balaban Deresi, Kılıçözü (Çoraközü ve Boraközü), Kızılırmak, Sakarya, Hamamözü, Kızılözü ve Çoruközü vadileridir.

Akarsuları: Ankara, doğuda Kızılırmak ve batıda Sakarya nehirlerinin çizdiği kavisler içinde bulunur. Diğer akarsular ise, bu nehirlerin kollarıdır.

Sakarya: Eskişehir’in Çifteler kazasının yakınlarında çıkan Sakarya Nehri, Polatlı ilçesi sınırları içinde Porsuk Çayı ile birleşir. Sarıyar Baraj Gölünden sonra tekrar batıya doğru yönelir. Sakarya’nın Ankara ili içinde uzunluğu 168 kilometredir. Ankara Çayı, Kirmir Suyu, Seben Çayı, Ilıcaözü, Elvanlı, Nal ve Pınarbaşı, Çoruhözü, Balaban dereleri, Deliceırmak ve Akkuşanözü suları Sakarya ile birleşir.

Kızılırmak: Kızılırmağın 256 kilometrelik kısmı Ankara il sınırları içinde akar. Hirfanlı Barajından sonra Şereflikoçhisar-Bala Keskin-Kırıkkale ve Kalecik ilçelerinden geçer.

Ankara Çayı: Ankara iline ait en büyük akarsudur. Çubuk, Hatip ve İncesu çaylarının birleşmesinden meydana gelir. Çağlayık'ta Sakarya ile birleşir.

Göl ve barajları: Ankara ili göl ve baraj bakımından zengin sayılır.

Tuz Gölü: Türkiye’nin ikinci büyük gölü olan Tuz gölünün bir bölümü Ankara sınırları içindedir. Derinliği az ve tuz oranı yüksektir (% 32 tuz). Ortalama derinlik 50-70 santimetredir. Yazın bir kısmı buharlaşır ve çekilen suların yerine tuz tabakası kalır. Yüzölçümü 1500 kilometrekaredir.

Emir Gölü: Uzunluğu 5-6 km, genişliği 250-300 m olan bir set gölüdür. Dar ve dolambaçlıdır. Suyu tatlıdır ve balığı boldur.

Mogan Gölü: 6 km uzunluğunda ve 1 km genişliğindedir. Derinliği 4 metreyi aşmaz. Tuzlu bir göldür. Su sporları tesisleri vardır. Su sporlarına elverişlidir. Gölde sazan, kefal ve sardalya balıkları üretilir. Kışın bazı yerleri tuz tabakasıyla örtülür. Bazı yerleri ise bataklıktır.

Hirfanlı Barajı: Kırşehir sınırında 1958’de yapılan bu barajda 6 milyar metreküp su birikir. Yüzölçümü 263 kilometrekaredir. Kızılırmak üzerinde kurulmuş en büyük barajdır.

Sarıyar Barajı: Ankara-Eskişehir sınırına yakın Sarıyar köyünde ve Sakarya Nehri üzerinde kurulmuştur. 3 milyar metreküp su birikir. 1956’da yapılmıştır. Yüksekliği 108 metredir.

Çubuk-I ve Çubuk-II barajları: Çubuk Çayı üzerinde Ankara’nın suyunu karşılamak için kurulmuştur. Çubuk-I 1936’da, Çubuk-II 1964’te inşa edilmiştir.

Bayındır Barajı: Bayındır Deresi üzerinde kurulan toprak dolgulu bir barajdır. Toplanan su, içme suyu olarak kullanılır. Yüzölçümü 8 kilometrekaredir. 1965’te faaliyete geçmiştir.

Kurtboğazı Barajı: Kurtboğazı deresi üzerinde kurulmuştur. 1967 yılında içme suyu ve sulama maksadıyla yapılmıştır. Yüzölçümü 5 kilometrekaredir.

Kesik Köprü Barajı: Kızılırmak üzerinde toprak kaya dolgusu olarak ve sulama maksadıyla 1966 yılında yapılmıştır. Yüzölçümü 6.5 kilometrekaredir.
Genellikle kara ikliminin hüküm sürdüğü Ankara’da farklı iklimler vardır. Güneyde İç Anadolu’nun hususiyeti olan step-bozkır iklimi, kuzeyde ise Karadeniz bölgesinin yumuşak ve yağışlı özelliği görülür. Ankara ilinin kışları çok soğuk ve yazları da çok sıcaktır. Yıllık ısı değişikliği 40°C ile -24,9°C arasındadır. Ortalama yağış ilçelerde farklıdır. Yağış 300 mm ile 540 mm arasında, havadaki nem oranı ise % 40-79 arasında değişir. Gece ve gündüz arasındaki sıcaklık farkı fazladır. Tuz gölüne inildikçe yağış azalır. Ortalama karlı gün sayısı bir ayı geçmez. İlin büyük kısmında bozkır (step) bitkileri görülür. İlbaharda yeşil olan arazi yazın sararmış ve kurumuş otlarla kaplıdır. İlin kuzey ve kuzeybatısında deniz ikliminin tesiri görülür ve bu bölge geniş ormanlarla kaplıdır. Yağmur bulutlarını ormanlar ve kuzeydeki dağlar çekerek güneye inmesini önler. Ormanların çoğu korular ve baltalık orman halindedir. Yüzölçümünün % 10’u ormanlıktır. Arazinin yüzde 15’i çayır ve mer’adır. Tahıl ise en geniş araziyi kaplayan bir bitki örtüsüdür.
Ankara’da yapılan tarım daha çok tarla ürünlerine dayanır. Konya’dan sonra Türkiye’nin ikinci büyük tahıl (buğday) ambarıdır. Geniş ekim alanına sahiptir. Buğdaydan başka, yulaf, arpa, baklagiller, sanayi bitkileri, şeker pancarı, yumru bitkiler, sebze ve meyve çeşitleri, patates oldukça çok yetiştirilir. Sakarya ve buna dökülen akarsuların vadilerinde pirinç ekilir. Armudu ve üzümü meşhurdur. Polatlı, Haymana, Ş. Koçhisar, Bala ve Çubuk’ta buğday ekimi yaygındır. Arpa, yulaf, şekerpancarı, kavun, karpuz ve sebze üretimi de tarımda çok önemli bir yer tutar. Fasulye, yem bitkileri, mercimek, çeltik, ayçiçeği yetiştirilir. Meyvacılık pek yaygın değilse de armut, elma, kayısı, kiraz, vişne, erik ve ceviz gibi meyvalar yetiştirilir. En çok yetiştirilen meyve üzümdür.

Hayvancılık: Ankara hayvancılık bakımından önemli bir ilimizdir. Tiftik keçisinin diğer bir ismi de “Ankara keçisidir”. Tiftik keçisinin anavatanı Ankara’dır. Amerika ve Afrika’ya Ankara’dan gitmiştir. Yünü makbul olan Ankara keçisi, dünyaca üne sahiptir. Ankara ilinde tiftik keçisi, kıl keçisi, koyun (ak ve karaman cinsi) ve sığır beslenir. Tarımda motorlu araçların artışı yüzünden at ve manda sayısı gittikçe azalmaktadır. Kümes hayvanı yetiştiriciliği de önemli bir yer tutar. Ankara’nın balı da çok meşhurdur ve üretimi yüksektir.

Madenler: Madencilik bakımından pek zengin sayılmaz. Buna rağmen bazı madenler vardır. Nallıhan’da çıkarılan linyit 150 bin tona yaklaşmıştır. Bala, Beypazarı civarında demir, Nallıhan ve Beypazarı’nda linyit; Ayaş ve Bala’da alçı taşı, Çubuk ve Nallıhan’da mermer; Haymana, Kalecik ve Polatlı civarında manganez mevcuttur. İl dahilinde molibden, volfram, bentonit, trona, feldispat, kil, manyezit, perlit, tuz, pomza taşı vardır.

Sanayi: Sanayi ve ticaret bakımından memleketimizin başta gelen merkezlerindendir. Sanayi, imalat ve gıda kolunda oldukça gelişmiştir. Un, makarna, şeker, yağ, dokuma fabrikaları, süt, tereyağı, et kombinaları, deri ve trikotaj tesisleri vardır. Çimento, tuğla, kiremit ve inşaat makinaları imal eden fabrikalar hızla artmaktadır. Merkezi ve ilçelerinde fabrika sayısı oldukça fazladır. Şehir, 1956’dan bu yana “Enterkonnekte” enerji sistemine bağlıdır. İlin enerji ihtiyacının çoğu Hirfanlı, Sarıyar, Kesikköprü, Çatalağzı ve Çayırhan hidroelektrik santrallarından karşılanır. Ankara ilinde tehlikeli boyutlara ulaşan hava kirliliği son yıllarda alınan tedbirlerle azaltılmıştır.

Ulaşım: Kara, hava ve demiryolu bakımından çok önemli bir kavşak noktasıdır. İstanbul’a Bolu üzerinden kara yolu ile 438 kilometredir. Coğrafi durumu sebebiyle doğudan batıya, kuzeyden güneye giden yol güzergahlarının kavşak noktasıdır. Edirne-Hatay (E-5) karayolu ile İzmir-Ağrı (E-23) karayolu Ankara’dan geçer. Köy ve ilçelere bağlanan karayolları muntazamdır. Yolsuz köyü yoktur. Vasıtalarının çokluğu bakımından İstanbul'dan sonra ikinci sırayı alır. Esenboğa hava limanı, Türkiye’nin Yeşilköy’den sonra ikinci büyük hava alanıdır. Yurt içi ve yurt dışı hava ulaştırmasında önemli bir yeri vardır. Mürted, Etimesgut ve Güvercinlik hava alanları, askeri maksadlarla kullanılmaktadır. Ulaşım bakımından olduğu gibi, haberleşme bakımından da kavşak noktasıdır. Ankara ilinde son senelerde yapılan kavşaklar ve yollar ile trafik rahatlamıştır.
Ankara ili tarihi eserleri ve tabii güzellikleri bakımından oldukça zengindir. Çok eski devirlerden zamanımıza kadar gelen çeşitli devirlere ait tarihi zenginliklerin başlıcaları şunlardır :

Ankara Kalesi: Frigya Kralı Midas tarafından M.Ö. sekizinci asırda yaptırılan kalenin; Galatlar, Romalılar, Bizanslılar ve İslam orduları tarafından genişletildiği, Selçuklular tarafından tamir edildiği biliniyor. Kalede Hititlere ait eserlerin bulunuşu, Hititler zamanında yapıldığına işarettir. Eshab-ı kirama ait çok sayıda kabirlerin bulunduğu, fakat zamanla izlerinin kaybolduğu tahmin edilmektedir. Ankara kalesinin iki burcu vardır. Kuzeyde’ki burç kısmen tamir görmüştür. Burada Türk bayrağı dalgalanır. Güneydeki burç ise tamire muhtaçtır. Kaleden Ankara şehrinin yüzde doksanını seyretmek mümkündür.

654 senesinde İslam ordusu Ankara Kalesini fethetmiş, Harun Reşid zamanında ise Ankara ilinin tamamı Bizanslılardan alınmıştır. Ancak 1101’de tekrar Bizansın eline düşmüş, 1073’de ise Selçuklular kaleyi ve şehri yeniden almışlardır.

Ankara Kalesi başlı başına bir tarihtir. Kale iç ve dış olarak iki kısımdır. Dış kale eski Ankara’yı yürek biçiminde kuşatır. İç kale dört katlıdır. Ankara taşı ve spoliyen taşından yapılmıştır. Dış kapı ve Hisar kapısı olarak iki kapısı ve 42 kulesi vardır. Kalede 17. asırda 86 top, 170 çeşme ve 3 bin kuyu vardı. Deniz seviyesinden yüksekliği 978 metredir.